Bölüm 66

2.4K 407 1.4K
                                    


Bol bol bol yorum istiyorum bu bölüme. Bölüm sonundaki sorulara cevaplar istiyorum hepinizden.

Çok sevduğume değil bilmemene yanarum,
Seni görduğum her gün içten içe kanarum,
Kara gözlerun beni nasil yakti sevduğum,
Hallarumdan bellidur seni ne çok sevduğum.

Gözlerimi henüz açmamış olmama rağmen kulağıma dolan bu hüzünlü ama bir o kadar güzel şarkıyı bir yandan Koliva söylerken diğer yandan Kutay mırıldanıyordu.

Yüksek dağlara doğri haykirsam sevduğumi,
Belki dağlar anlardi nasil özleduğumi,
Bulut gibi hislerum savruldi yüreğune,
Yağmur olur yağardum o uzun saçlarune.

Tek gözümü açıp sessizce, "Günaydın," dedim mırıldanır gibi, karanlıkta yüzüne bakarak. Onun kendini kaptırıp şarkı söylemesini bozmak istemiyordum aslında ama uyandığımı bilmesini istedim.

"Günaydın hayatım, gün pek aymadı ama, sen uyandın ya..." Gülümseyip başımı yastıktan kaldırırken battaniyeye sıkıca sarıldım. Uyandığım zaman çok üşürüm. Gerçi klima açıktı ama olsun. "Saat kaç oldu?"

"4'e çeyrek var hayatım. Keşke uyusaydın biraz daha, yolumuz vardı..."

"Daha nereme uyuyacağım Kutay? Tam tamına 6 saat 17 dakikadır uyuyorum. Yeter," diye çıkıştım bir anda.

"Tamam şampiyon sakin. Uyandığın zaman agresif olmazsın normalde ama..." deyip gülümsedi.

"Fazla uyku bana zarar veriyor bence. Bünye en fazla 2 saat 45 dakikalık uykulara alıştı uzun zamandır. Ondandır."

"Çok yıprandın," dedi yüzü asılarak.

"Bir kurtulsak şu işten..." Ellerimle gözlerimi ovuşturup dışarıya baktığımda karanlık ve virajlı bir yoldan geçtiğimizi anladım. Düz asfalt değil, daha çok çakıllı bir yol gibiydi. Tıkır tıkır sesler geliyordu arabadan. "Sen yorulmadın mı?"

"Yoruldum ama duracak yer bulamadım hayatım. Tuvalete de girmem lazım aslında."

"Bende girsem iyi olacak. Telefondan bakayım bir, benzinlik falan var mı yakınlarda?"

Telefondan benzinlikleri arattım ama hiçbir şey bulamadım. En yakını yolumuzun üzerinde değildi. Oraya gidersek hem yol uzayacaktı, hem vakit kaybedecektik. O yüzden, "Yakınlarda yok hayatım, ne yapsak?" diye sordum telefonu yanıma koyarak.

"Bilmiyorum. Yol da tek şeritli zaten. Duracak bir yer bulamıyorum..." Telefonu tekrar elime alıp yakınlarda köy aradım. Bu saatte her yer kapalı olurdu ama aklıma bir şey gelmiyordu. Tam, "Köy bile yok," derken büyükçe bir kasise denk geldik ve telefonu elimden düşürdüm.

"Allah kahretmesin ya," deyip eğilip telefonu aramaya başladım. Kutay arabanın ışığını açıp bulmama yardımcı olacağı zaman tekrar bir kasis atladık, kafamı torpidoya vurdum.

"Ah!" dedim eğildiğim yerden kalkarken. Telefonu da bulamadım zaten. "Acıdı mı çok?" dedi telaşla.

"Çok acımadı ama telefonu bulamadım."

"Al benimkinin ışığını yak," dediğinde alıp tekrar aramaya başladım. Görünmüyordu. Kim bilir nereye girmişti ve o anda Kutay'ın telefonunun şarjı bitip kapandı.

"Şarjın bitti Kutay."

"İyi bile dayandı. Yola çıktığımızdan beri şarkı açıktı. Çantana powerbankı koymuştum, takar mısın?" Arkaya uzanıp aldıktan sonra telefonu bağlarken Kutay'ın yerinde kıpırdandığını fark ettim. Sanırım tuvaleti fena halde gelmişti, tutamıyordu sanki.

OKULDA SAPIK VAR (Serisi)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin