Bölüm 30

2.8K 470 1.1K
                                    


Gençler merhaba. morcivert_hayaller yeni bir hikayeye başladı. Destek olursanız kendisi çok mutlu olur. Değişik bir hikayeye benziyor. İyi seyirler dilerim. Yorumları unutmayalım.

Yağmur son şiddetiyle devam ederken ikimiz de yatağa oturup camdan dışarıyı seyretmeye başladık. Mübarek gök yok gibiydi. Delik falan değildi yani. Bildiğin yoktu. Buluttan ibaretti.

"Neden her seferinde," diye sesli düşündüm, "biz yan yanayken böyle çok yağmur yağıyor?" Sorum gayet ciddiydi. Ne zaman yalnız olsak yağmur yağıyordu.

"Ezgi," dedi dalga geçer gibi, "Aralık ayı bitmek üzere. Kar yağmadığına dua et. Yağmurun bizimle ne alakası var?" Piç herif. Sen dikkatli olmayabilirsin ama ben dikkatliyim. Uludağ'da kar kalınlığı 58 cm'ye ulaştı. İçimden sövmelerin en güzeli deyip cevap vermezken o az önce söylediklerini konuşmaya başladı.

Sabaha kadar oturup bu teoriler hakkında fikir alışverişi yaptık sadece. Ona olan sinirim ayrıydı. Onun acısını başka türlü çıkartacaktım ama söyledikleri çok mantıklıydı. Düşmek üzereyken beni kaldırmıştı. Resmen karşimin katilini bulmaktan vazgeçmek üzereydim. Gaza getirdi beni şerefsiz direk.

Sabah arkadaşının evinde kahvaltı yapmadan evden çıktık. Çıkmadan yatağı falan düzelttim tabi. Dağınık bırakacak değilim amk. El alemin evinde kaldım zaten. Yapmam dediğim çok şeyi yapıyorum ama elimde değil. Çıktığımız yolda geri dönme gibi bir ihtimal yok artık. Son damlamıza kadar savaşmak zorundayız.

"Bugün nasılız ressamlık kızı?" diye sordu arabaya bindiğimizde.

"İyi," dedim camdan dışarıya bakarak, "Standart."

"Bence de standart. Ezgi bir anlık gitti ve geri geldi." Kendini övmek için yol yapıyor aslında ama yemezler. Konuyu değiştiriyorum hemen.

"Yalnız bu müdür yardımcısı bize kendi okul kıyafetlerinizle gelin demişti, biz hala eski okul kıyafetlerimizleyiz..."

"Çok mu meraklısın?" diye sordu gülerek.

"Hah, ben? Formaya bile benzemiyor onlar. Bok rengi pantolon mu olurmuş? Forma dediğin lacivert pantolon, beyaz gömlek, lacivert kravatla olur."

"Heh şöyle, yola gel. Akşam sinirlerimi bozdun zaten." Ben senin sinirlerini bugün bir bozayım da gör sen. Asıl sen benim sinirlerimi bozdun. Siyah sütyenimi gördün bir kere pis elektrikçi.

"Komiğiz?" dedim ima yaparak.

"Evet," dedi ciddi reismişcesine, "Komiğim..." Komik olan insan böylesine ciddi konuşur çünkü.

Okula yakın bir yerde durup kahvaltımızı yaptıktan sonra tekrar yola koyulduk. Lanet olası, depremde yıkılası okulun önüne geldiğimizde adımlarım mehter takımı gibi 2 ileri, 1 geri gidiyordu.

"Uyuzluk çıkartma da yürü Ezgi," emri geldi paşam hazretlerinden.

"Sana ne direk kılıklı? Canım yürümek istemiyor belki." Yüzüme doğru döndürdü yüzünü. "İstersen kucağımda taşıyayım prensesim? Canınız yürümek istemiyor, peki ne istiyor?"

"Formundasın bugün anladım." Sebastian bir şey söyle şu kavak ağacına.

Hayatta söylemem, aşkım o benim.

Yuh!

Ne yuh kız? Karizmatik bebeğim.

Oha!

Ne oha kız? Sert erkeğim.

Tövbe.

"Ben hep formundayım güzelim." Etraftaki bakışlar bize uzaydan yeni düşmüş yeşil yaratık gözüyle bakarken sadece önüme bakıyordum.

OKULDA SAPIK VAR (Serisi)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin