Bir sorum var gençler.
Düşünün ki, bu meslek lisesinin yıkılacağını söylüyorlar. Binalar eski diyorlar. Ne yapardınız? Tepkileriniz ne olurdu? Küçük bir tahmin bekliyorum sadece. Benim aklımda fena fikirler var ancak, daha ne olur bilmiyorum. Dahası ne olacak öyle şeyler olacak ki aman Allah'ım. Neyse iyi seyirler.
En donu okumayı unutmayın bu arada.
"Okulu bırakıp çalışmak zorundayım hayatım..."
Salakça gülüp, "Güzel espriydi," dedim. Sen ki koskoca 5000 kişilik okula reislik yapan Kutay reis, benim gibi bir kızın gönlünü al, sonra gidip okulu bırakacağım de. De get, derim anca buna.
"Espri yapmıyorum Ezgi," dediğinde ellerinden tutup kaldırdım. "Uykum var benim, hadi uyuyalım." Odama doğru sürüklemeye başladım.
"Ezgi çok ciddiyim. Günlerdir bunu düşünüyorum." Durup yüzüne ciddi ciddi baktım. "Kaç gündür, saydın mı?" Sinir bozukluğuyla gülmeye başlayıp, "Of," dedi Uludağ'ı yıkmak istiyormuş gibi.
Ellerinden odama sürüklemeye devam ettim. "Sen Rize'lisin, Of Trabzon'da be reis. Bak sabaha işlerimiz var. Bugünde yorulduk. Hadi laz damarım tutmasın da uyuyalım."
"Ne işimiz var gene?"
"Yarın öğrenirsin Kutay, bak gözlerim kapanıyor," deyip gözlerimi kapatarak kendimi yatağıma attım.
"Ezgi ne işimiz var?" Cevap vermedim. 3 kere sordu, hiçbirine cevap vermedim. Üzerime eğildiğini farkedince gözlerimi açtım.
"Ne işimiz var?"
"Uyursan öğrenirsin reislerin efendisi, uyumak istemezsen sen bilirsin. Ev seninmiş gibi davranabilirsin. Ama benim uyumam gerekiyor." Küçücük öpüp geri çekildi ama aramızda hala 2 cm vardı. "Fikirlerini zamanı gelinceye kadar anlatmıyorsun ya, çok fena şeyler düşünüyorum senin için."
"Herkesin fikri kendine. Ben sana soruyor muyum, Kutay nasıl fena şeyler diye? Sormuyorum. Hadi uyuyalım." Aslında uykum yok ama soru sormasın diye uykum varmış gibi davranıyorum.
"İşimiz iş amk yerinde. Sır küpü gibi kız."
"Sen kendine bak," dediğimde yanıma uzandı. "Bende ve varmış?"
"Annenin durumunu ve yaşadığın bir çok şeyi sakladın Kutay. Asıl sur küpü sensin. Okuldaki çoğu kişi hala babanın bana yaptığını bilmiyor mesela. Senin yaptığından herkes haberdar ama ayrıntısını kimse bilmiyor. Anlatmadık o zaman."
"İyi olmuş. Bilmelerine gerek yok."
Konu tekrar işimize dönmesin diye uyuyacak ayağına yatıp 28 dakika 19 saniye boyunca kavak ağacının sandal ağacı kokusunu içime çektim. Yatağım tek kişilik olduğu için biraz içli dışlı oluyorduk ama ne yapalım? Başım omzunda, eli omzumda öylece yatıyorduk. Rahatsız değildik.
Sabah kahvaltıyı beraber hazırlarken hala işimizin ne olduğunu anlatmamıştım. O da bozuk atıyordu zaten. Sessizce kahvaltımızı yapıp evi toparladıktan sonra çıktık. Ferhan teyze camda beni bekliyordu.
"Kız Ezgi," dedi sinirli bir şekilde.
"Efendim Ferhan teyze?"
"Kız dün Fatih yüzünden ne hale düşürdün beni. Tansiyonum koca gece fırlak gezdi. Hiç düşmedi."
"Neden ki Ferhan teyze? Tansiyon hastası mı oldun yoksa? O zaman kolesterol, şeker, trigliasit falan da çıkar sende. Bak o kadar hamur işi, kısır, patates salatası yeme. Hep zararlı onlar." Ben alay ederken o kızgın bakıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
OKULDA SAPIK VAR (Serisi)
Novela Juvenil17 sene öncesinde bu proje hazırlanmıştı. Proje hayata geçerken kime vuracağı belli değildi. Ezgi'ye dokundu rüzgarı, Kutay'a değdi Ezgi kokusu. Var oluş sebeplerini unutturdu başlarındaki hasta ruh. Kayboldular, birbirlerinde buldular kendileri...