Bölüm 65

2.6K 422 528
                                    


Selam gençlik. WhatsApp grubu açıldı. Katılmak isteyenler özelden yazabilirler. Bende varım hatta. Elif, İrem, Nevin, Esma özelden yazabilirsiniz. Ya da buraya yazacak Bahar diye bir arkadaş var ona yazabilirsiniz.

Ve biliyorum çok özlediniz ama inanın yazacak vaktim de halim de yoktu. Hasta sonu siparişle ve Cihangir'le geçiyor. Sabah okulda olduğu sürece yazdım ama bitmedi. Neyse iyi seyirler. Yorumlarınızı ve yıldızlarını eksik etmeyin.

Pazartesi olmuş, mahkeme günü gelmişti. Ama maalesef Nuri piçinden haber yoktu. Tüm Türkiye'de aranıyor olmasına rağmen adamdan tek bir iz bulamıyorlardı. Ne oluyordu bilmiyorduk. Ne olacaktı zaten bilmiyorduk. Bu mahkemenin düşeceği kesindi.

Okula gitmeyip hepimiz mahkeme salonunun önünde toplandık. Tutulan avukat, Ayşenur'un ailesi, Buse'nin ailesi, ressamlık, elektrik derken 63 kişi salonun açılmasını bekliyorduk. Saat geldiği zaman Fikret piçi ve beni sıkıştıran çocuk Ali'yi salona soktular. Seslendikleri gibi içeriye girip yerlerimizi aldık. Hakim karşısına ikinci kez çıkmış olmanın verdiği rahatsızlıkla yerimde bile duramıyordum. Kızların aileleri ağlıyordu. Fikret hocaya söz hakkı verildiği zaman ayağa kalktı.

"Nuri bey beni bu okula bilerek getirtti," diye söze başladı, "Ona karşı eskiden beri olan bir borcum vardı, onu ödememi söyledi. Böyle bir şey yaptığından haberim yoktu." Hakim söylediklerini dinleyip Ali denilen çocuğun ayağa kalkmasını istedi. Keş herif.

"2 sene önce 2 sene boyunca sınıfta kaldığım için o okuldan atılmıştım. Nuri hoca benimle irtibata geçip bir şeyler istedi." Dilara'yı kandırmalarını, notları yazmasını, beni sıkıştırmasını istediğini söyledikten sonra avukat elindeki tüm delilleri verdi. Hakim ve yanındakiler baktılar ancak, Nuri burada olmadığı için hiçbir karara varamadılar.

"Mahkeme 4 hafta sonrasına, 29 Mart'a ertelenmiştir." Diyecek bir sözümüz yoktu. Bize söz hakkı bile verilmemişti ki, avukatın elindeki delillerde zaten ifadelerimiz en ince ayrıntısına kadar yazıyordu.

Ayfer teyze bağıra bağıra ağlarken salondan çıkmasına yardım etmeye başladık. "Neredesin şerefsiz? Kızımı öldürüp hangi deliğe saklandın? İki dünyada da elim yakanda. Allah'tan dileğim cezanı çekmeden ölmemen." İyi değildi. İyi değildik. Buse'nin annesi babası da en az bizim kadar üzgündü. Onlarda kızlarını kaybetmişti. Nasıl üzülmeyecekti insanlar?

Ayfer teyzeleri eve gitmeleri için taksiye bindirdikten sonra benim eve geçtik. Herkes bir köşeye çekilmiş moraller solda sıfır haldeyken camın önüne geçip kendimi zorlamaya başladım. Bir şeyler yapmak zorundaydık. Bir şeyler bulmak zorundaydık. Tahtaya yazılan notu düşünüyordum. Burnumuzun ucu diyordu. Yakınlarımızda olsa, bakılan her delikte bir izine rastlanılırdı. Adam resmen Bursa dışından çıktıktan sonra hiçbir mobeseye takılmıyordu. Yada biz o kadarını görüyorduk. Bizi şaşırtıyor olabilirdi. Uzakta olup yakınımızda olduğunu söyleyebilirdi. Yakınımızda olup çok iyi saklanıyor olabilirdi.

"Kutay anneni bir daha ne zaman hastaneye götüreceksin?" dedim ona doğru dönerek.

"Yarın..."

"Gece rahatsızlanıyor mu?"

"Sabah alacak ilacı. Bu sefer doktor bir gece hastanede kalmasını söyledi. Çünkü rahatsızlanıyor. Geçen hafta hatırlarsan gece hastaneye gitmiştik." Gitmişlerdi. Sabaha kadar uyumamıştı canımın canı. "Niye soruyorsun Ezgi? Aklında ne var yine?"

"Ay ne olur anlat hemen," dedi Dilara heyecanla. "Hakikaten yenge, aklında ne varsa söyle de bilelim."

"Fatih abiden Nuri'nin öz geçmişini alacağız." deyip düşüncelerimi aktarmaya başlayınca hepsinin gözlerinde ışık patlaması yaşandı. Fatih abiyi arayıp ona da söyledim, hemen bilgileri gönderdi.

OKULDA SAPIK VAR (Serisi)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin