Bölüm 53

2.3K 459 681
                                    

İstekler ceza evinden olunca onu yazmak istedim gençler. Bakalım Kutay cezaevinde neler yapıyor. Bir görelim bence. İyi seyirler.

Cezaevinde geçen günler...

Ezgi'yi savcılığın önünde gördüğünde içinde taşıdığı karmaşık duygular daha da karışmıştı. Saçlarını savurup sus işareti yapmasını anlamadı. Kafasını o kadar doluydu ki, bir sürü insan ona sözle bir şeyler söylerken Ezgi neden işaret dili kullanmıştı? Ona mesaj verdiği apaçık ortadaydı.

Bir de cezaevinin önünde konuşmak için 1 dakikalık izin alması, onu daha da çok şaşırtmıştı. Ezgi, arkadaşının katilini arayan bir kızdı. Neden babasının katili olan adamın yanında oluyordu? Bilmiyordu. Ezgi'nin de onu çok sevdiğini bilmiyordu. Kutay Ezgi'ye 5 kere sevdiğini söylemişti. Ama Ezgi 1 kere bile söylememişti.

"Sus," dedi sevdiği kız bizim Aslan parçasına, "Sakın tek kelime etme." Onun ne kadar akıllı bir kız olduğunu biliyordu. Ona rağmen hala neden yanında olmak istediğini anlamıyordu. Yine de Ezgi'yi dinleyecek, sözünden çıkmayıp, sözünden çıkmamasını sağlayacaktı.

Askerler tarafından cezaevine teslim edildikten sonra gardiyanlar mahkemeye kadar durması gereken odaya götürdüler. Gürültüyle açılan kapıdan içeriye sokup öylece bıraktılar. İçeride bir sürü insan vardı. Herkes kapıda dikilen yeni mahkuma bakıyordu.

Kendi aralarında konuşmalar yaparken Kutay yaşadığı son bir haftanın etkisiyle bir süre öylece karşısına baktı. Sonra gözleri boş bir yatak aramaya başladı. Bir adım attığında önüne genç bir erkek geçti.

"Hayırdır birader?" dedi ters bir sesle. Kutay cevap vermeden gözüne kestirdiği yatağa gitmek için bir adım daha attı. Başka bir erkek geçti önüne bu sefer.

"Allah'ın selamını da vermek yok koçum?" Tavırları birbirinden tersti. Belalarını aradıkları her hallerinden belliyken Kutay ona da cevap vermeyip bir adım daha attı.

"Sana diyoruz lan. Sağır mısın?" diye sordu farklı bir erkek. 3, 5 kendimi bilmez densiz önüne geçip adım atmasını engellerken Kutay hiçbirinin yüzüne dahi bakmıyordu.

"Hey," sesi geldi odanın en büyüğünden, "Çekilin çocuğun önünden."

"Ama abi," demelerine kalmadan adam ayağa kalkıp hepsini dağıttı.

"Çekilin dedim lan size. Rahat bırakın..." Kutay'ın yüzünü bir süre inceledikten sonra diğerlerine hitaben konuştu Kutay'a bakmaya devam ederek.

"Belli ki derdi büyük, hepiniz buraya ilk geldiğinizde böyleydiniz çük herifler. Rahat bırakın."

"Sen nasıl istersen reis..." demek zorunda kaldılar. Kutay da okulda sözünü böyle dinletirdi. O da böyle reisti. Elindeki tesbihi sallarken yol gösterdi reis, reise. Siyah deri yeleği, oduncu gömleği, pala bıyığıyla uzun zamandır burada olduğunu belli ediyordu reis dedikleri kişi.

Kutay yatağa oturup ellerini iki yanına koydu herkese arkasını dönerek. Şimdi ne yapacaktı? Hiçbir ümidi yoktu ama Ezgi'nin söyledikleri aklından çıkmıyordu. Kutay bir şey düşünmüyordu, ama Ezgi ne düşünüyordu?

Bunları düşünürken Ezgi'nin sus demesi üzerine tek kelime etmeye niyeti olmadığı için yatağa uzanıp ranzanın üstündeki yatağın altına bakıyordu. Burası karanlıktı. Kasvetliydi. Rutubet kokuyordu. Burası çok çirkindi. Aynı Kutay'ın bu zamana kadar yaşadığı hayatı gibi. Bir gün olsun içten gülememişti. Sadece Ezgi'ye bakarken, Ezgi gülerken içinden gülmek gelirdi. Ama şimdi Ezgi bir daha nasıl gülecekti?

OKULDA SAPIK VAR (Serisi)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin