Bölüm 14

2.9K 528 290
                                    

Varya bölüm bence çok güzel oldu. Kutayı sevenler eminim daha fazla sevecekler ve çok şaşıracaklar. Neyse hadi okuyun ve yorumlarını bir bir bırakın lütfen.

Kutay Aksoy reisin anlatımıyla...

Kader... Bazı şeylere kader deyip susmak bence yapılacak en büyük hatalardan bir tanesiydi. Çünkü seçimlerimiz kaderimize attığımız imzalardı. Susmak ve ya susmamak.. Haykırmak ve ya haykırmamak. Gitmek ve ya gitmemek. Kabullenmek ve ya kabullenmemek. Buna kader diyemezdik. Çünkü önümüze her defasında iki  yol çıkardı ve ikisi de bizim için yazılmıştı. Biz herhangi bir yolu seçerdik. Sonra bunu kader diye adlandırırdık. Susarsan kabullenirsin. Neden susuyorsun? Allah sana ağız vermiş, neden susuyorsun? Haykır demek istiyordum bazı insanlara. Susarsak kaybederdik. Susarsak benliğimizi kaybederdik. Susarsak mutluluğu kaybederdik...

Altında evliyaların yattığı, üstünde eşkıyaların gezdiği bir şehir, Bursa...

Her yerde belli başlı şerefsizler kol geziyordu bu dünyada. Bazen neden doğduğumu düşünüp, bir türlü sonuca varamadığım oluyordu. Ama bazen de, 'İyi ki doğmuşum,' diyordum.

Geçen seneydi. 10. sınıf elektrik bölümünde okurken sınıf arkadaşım Murat, makine bölümünde bir kızla görüşmeye başlamıştı. Dilara, uzun zamandır gözleri birbirinin üzerindeydi zaten. Bir gün Dilara ve Murat koridorda konuşurken yanına bir kız geldi. Adını bilmiyordum, ama güzel bir kızdı. Hem de çok güzeldi.

Koyu kahve, siyaha yakın koyu kahve gözleri vardı. Kavisli kaşları, uzun koyu kahve saçları vardı. Normalde insanlar renkli gözlü kişileri çok güzel bulurlardı ama bence öyle değildi. Çünkü ben de kahve gözlü, kahve saçlı, klasik Türk tipi olan bir erkektim. Ama yakışıklı mıydım? Evet yakışıklıydım. Bir çok kızın benimle konuşmak, görüşmek, hatta sevgili olmak gibi pek çok hayali varken benim hiçbir kızla böyle hayallerim yoktu. İlk kez bir kızı gördüğümde içimin tuhaf olduğunu hissetmiştim.

Lise 3'e başladığımız ilk gün mezun olacak olan Burak reis, reisliğini bana devrettiğini söylemişti. Ona da Aykut reisten kalmıştı, saltanat gibi amk. Babadan oğula değildi, ama bu kadar psikopatın gezdiği bir şehirde biz de boş değildik.

Tam o gün, okulun köprüsünde o kızı bir daha gördüm. İsminin Ezgi olduğunu o gün öğrendim. Murat yanından geçtikten sonra güldüğümü görmüş. "Reis ne iş?" demişti. Cevap vermemiştim ama erkek erkeğin halinden anlardı. O da anlamıştı halimden.

Bakmayın egomun yüksek olduğuna. Öyle bir babanın yanı da büyüdüğüm için fazla çekingen bir yapım vardı ama ortama ayak uydurmak zorundaydım. Bu devirde işler böyle yürüyordu. Çekingen bir yapım olmasa o kızla şimdiye kadar çoktan konuşmuş olmam gerekirdi ki, ben kendimi kızlara karşı böyle duygular beslemek yerine, koruma iç güdüsüyle bakardım.

O gün bilerek omzuna vurup geçtim köprüde. Bile isteye. Sırf dikkatini çekebilmek için. Arkama dönüp bakmadım. Biliyordum, o bir ressamlık kızı olmuştu ve bu bölümün kızları cımbızla seçilir, o bölüme konulurdu. Hepsi giderli, kimseye eyvallahı olmayan kızlardı. Bu da benim işime geliyordu. Kendini korumayı bilen kızlar, bu dünya üzerinde yaşama şansı yüksek kızlardı.

Bir erkek olarak kızların hayatlarının çok zor olduğunun farkındaydım. Çünkü kimse canının acımadığı acıyı bilemez. Anlatırsın ve herkes anladığını söyler ama kimse anlamaz aslında. Yanmasın canınız kızlar. Bazı erkekler sizi üzüyor ama yanmasın. Düşmeyin, başınıza ne gelirse gelsin dimdik durun. Sizi üzeceğini anladığınız insandan uzaklaşın. Bırakın gitsin. Yeter ki sizi üzmesin, size zarar vermesin. 

Bana bir gün bulaşacağına ve omzuna vurup geçmemin acısını çıkartacağına Kutay Aksoy olduğum kadar emindim. Öyle de oldu. Aradan uzun bir zaman geçmişti ve o her seferinde beni kızdırmak için fırsat kolluyordu. Bir gün kantinde sandalyesini benim geçtiğim yola koydu. Bir iki karizmatik bakış atmaya çalıştım, umarım başarmışımdır, o da bana bir iki gider yaptı. İçten içe hoşuma gidiyordu. En azından istediğim gibi dikkatini çekmiştim.

OKULDA SAPIK VAR (Serisi)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin