2 ☘

8.3K 453 487
                                    

Sabah erken kalkmaktan daha kötü bir şey varsa o şey kesinlikle çalan telefon yüzünden erken kalkmaktır.
Bugün haftasonu olmasına rağmen, seansım olmamasına rağmen neden erken kaldırılıyorum acaba?
Telefonumun tekrar çalmasıyla söylenmeyi bir kenara bırakıp arayana baktım. Jungwoo. Numarasını dün almıştım, eğer kuzenini ikna ederse araması için. Daha fazla bekletmeden telefonu açtım.

"Iseul? Uyandırmadım umarım?"

Uyandırdın.

"Hayır uyandırmadın."

Ne söyleyeceği hakkında en ufak bir fikrim yoktu. Bu saatte neden arasın ki?

"Rahatsız etmediğime sevindim ufaklık."

Tabi canım ne rahatsızlığı.

"Bu saatte aramanın bir sebebi vardır diye düşünüyorum Jungwoo."

Ciddi bir ses tonu takındı.

"Yoongi ile konuştum Iseul. Zor oldu ama onu seanslara ikna edebildim.

Kuzeninin bu tedavi olayına olumlu bakacağını tahmin etmemiştim. Şaşkındım.

"Bunu nasıl başardın bilmiyorum ama tebrik ederim Jungwoo. Şimdi senden istediğim, yarım saat içinde onu kliniğe getirmen. Bunu yapabilirsin değil mi?"

Şaşkınlığım ses tonuma da yansımıştı.

"Tedavi olmayı kabul etti Iseul. Oraya gelmemek için direneceğini sanmam."

Anlaşıp telefonu kapattıktan sonra hazırlanmaya başladım.
Hastaneye vardığımda yarım saat henüz dolmamıştı. Gelmelerine biraz daha vardı. Kendime bir kahve alıp beklemeye başladım.

Bana yaşadıklarını anlatacak mı bilmiyorum. Jungwoo'nun anlattıkları asla yeterli değil ve Yoongi'nin mutlaka bana anlatması gerekiyor.
Acaba LeeHe ile arasında bir sevgi probleminden daha fazlası mı var? Ya da Yoongi gerçekten kör olmayı seçecek kadar mı aşık?

Tıklayan kapıyla dikkatimi o yöne verdim. Onlar gelmişti. Çünkü bugün hastam yoktu.

"Girin."

Kapı açıldığında içeri önce Jungwoo girdi. Bana gülümseyip kenara çekildiğinde ardındaki beden göründü.
O an çok anlamsız geldi. Böyle bir adamı neden sevmezsin? Karakteri dışının güzelliğini gizleyecek kadar kötü mü?
Gözlerimi Yoongi'den çekip Jungwoo'ya çeviridim.

"Eğer kuzenin hakkında söyleyeceğin bir şey yoksa bizi yalnız bırakabilir misin?"

Gülümsedi.

"Buralarda olacağım. İşiniz bitince lütfen arayın. Ben gelmeden onu salma olur mu Iseul?"

Ben onaylar şekilde kafamı sallarken, Yoongi sinirle gülüyordu. Büyük ihtimalle çocuk olmadığını düşünüyor ancak öyleymiş gibi davranılmasını kaldıramıyordu.
Jungwoo çıktığında yerime oturdum ve yüzüne baktım. O ise kıpırdamadan yere bakıyordu.

"Merhaba."

Gülümseyerek söylediğim şeye karşılık yalnızca başını kaldırıp bana baktı ve ardından tekrar gözlerini yere dikti.

"Bana kendini tanıtır mısın?"

Tekrar yüzüme baktı ve buz gibi bir gülümseme sundu.

"Beni tanıyorsun."

İnsanların sinirini bozacak gülümsememi asla yüzümden silmiyordum.

The Captive • Min Yoongi ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin