25 ☘

3.8K 275 113
                                    

Sıkılmıştım. Patlamak üzereydim. Jaemin beni zorla hastaneye sokmuş, Yoongi'ye kızıp çıkardığım serumu geri taktırmıştı.

Şimdi ise odada tek başına duruyordum. Jaemin dışarıda Yoongi ile sohbet edeceğini söylemişti. Yoongi zaten yanıma gelmemişti. Mantıklıydı çünkü ona dolaylı yollarla, hayır hayır bildiğin 'adam değilsin' demiştim.

Ama ne olursa olsun, böyle olmazdı ki. Benim psikolojim bozuktu. Yanımda durup kafamı dağıtmaları gerekirken dışarıda sohbet ediyorlardı.

Pekala belkide hakediyordum. Bir katille aynı ortamda durmak istemiyor olabilirlerdi. Onları öldürmeyi planlayacağımı falan düşünmüş olabilirlerdi.

Saçmalamaya başladığımı hissettiğimde düşünmeyi bir kenara bıraktım ve Jaemin'in  'birşey olursa ara' diyerek bıraktığı telefonunu elime alarak yeni kaydedilmiş olan Min Yoongi kişisine tıkladım.

İlk çalışta açılmasından sohbet etmek bir kenara dursun telefonun başında aramamı beklediklerini anlamıştım.

"Iseul! Birşey mi oldu?"

Yoongi'nin açacağını düşünmemiştim. Bana kızgın olduğunu sanıyordum. Sonuçta kendi pisliğim yüzünden onu suçlamıştım. Belki de kızgındı ama yine de endişeleniyordu. Bilemezdim.

"Yoongi?"

Kekeleyerek adını söylediğimde koşmaya başladığını nefes nefese kalan sesinden anlamıştım.

Neden bu kadar endişeleniyordu ki? Çok mu önemliydim sanki? Onun gözünde kullan at bir çöp değil miydim sonuçta?

"Dur. Birşey yok. İyiyim."

Söylediğim şey üzerine adımlarının yavaşladığını hissetmiştim.

"Peki ne oldu?"

Sesi öyle bir çıkıyordu ki sanki ağlayacak gibiydi. Belki o da üzgündü. Belki doğru söylüyordu, beni gerçekten seviyordu. Böyle olmak istememişti ama olmuştu işte. Ve bu yüzden üzülüyordu. Olamaz mıydı?

Olamazdı.

O beni sevmiyordu. Aşık değildi. Çünkü o benim gibi aptal değildi. O nasıl benim için yanlış kişiyse, bende onun için yanlış kişiydim.

Ben yanlış kişiye aşık olacak kadar aptaldım.
O yanlış kişiye aşık olacak kadar aptal değildi.

Adımı seslenmesiyle daldığım düşüncelerimden ayrıldım.

"Sadece sıkıldım. Yanıma gelin diyecektim. Yani isterseniz."

O gelmek zorunda değildi. Yüzümü bile görmek istemiyor olabilirdi.

Zorunda hissetmemesi için bir şeyler söyledim.

"Sen gelmek zorunda değilsin. Yani istersen, yani istemezsen, yani---"

"Geleceğim Iseul."

İlk kez sözümü kesmesi işime yaramıştı. Ne saçmalıyordum öyle?

"Pekala."

Telefonu kapattım ve beklemeye başladım. Beş dakika kadar bir süre sonra kapı yavaşça açıldı ve içeri girdiler.

Jaemin elimi öptü ve nasıl olduğumu sordu. Abartıyordu. Alt tarafı bayılmıştım, bir serum takılmıştı ve bitince eve gidecektim.

Belki de psikolojimi düşündükleri içindi bu endişeleri ama gerek yoktu. Ben bir psikoloğum ve kendimi kısa sürede toparlayabilirim.

The Captive • Min Yoongi ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin