YOONGİ'DEN
Yapamıyordu. Olmuyordu işte.
Çabalıyordu. Bana düşman gibi değilde bir arkadaş gibi davranmaya çalışıyordu ancak bocalıyordu.
Bizden asla arkadaş olmazdı, bunu o da biliyordu.
Ben ona aşıktım, o benden nefret ediyordu.
Nasıl arkadaş olabilirdik ki? Hem zaten iki tarafında bunu istediğini sanmıyordum.
Ben sevdiğim kadına 'arkadaş' sıfatını takmak istemiyordum. Zaten o da bunu kavgalardan bıktığı için, mecburiyetten yapıyordu.
Yani onun da pek istediği söylenemezdi.
× flashback ×
"Eğer yersen beni öpmene izin veririm."
Ne?
Bir süre gözümü bile kırpmadan hafif aralanmış ağzımla ona baktım. Eminim ki birden ağzından çıkmış öylesine bir şeydi ve farkına vardığında düzeltmeye çalışacaktı. Çünkü böyle bir şeyi bile isteye söylemiş olması mümkün değildi.
Tahmin ettiğim gibi bir süre sonra boğazını temizledi ve kahkaha atmaya başladı. Sahte bir kahkahaydı. Durumu nasıl toparlayacağını merak ediyordum doğrusu.
"Surat ifadene bak Yoongi. Çok komiksin. Şaka yapmıştım sadece."
Kahkahasına son verip yemeğine devam etti. Pekala pek başarılı olamasada güzel toparlamıştı.
Gönül isterdi ki gerçekten yersem öpmeme izin versin. Ama bunu söylediği anda yapacak kadar şerefsiz değildim. Tamam şerefsizdim ama o kadar değil. Yani o kadar da...neyse ne işte.
Birşey demedim ve onu izledim. Yemek yerken bile güzel olmayı başarıyordu.
Böyle bir güzelliği ne çok üzmüştüm öyle. Hatırladıkça çıldıracak gibi oluyordum.
O beni affetmeyecekti. Ama bir gün affetse bile ben kendimi asla affetmeyecektim.
×××××
Şimdi durmuş öylece bana bakıyor. Öyle bir dalmış ki benimde ona baktığımı farketmiyor bile. Yüksek ihtimal neden başından bir saniye bile ayrılmadığımı düşünüyordur. Onu sevdiğime inanmadığı için mantıksız geliyordur haliyle.
Bana böyle baktığında kalbim öyle acıyordu ki daha fazla dayanamadım ve yalandan öksürdüm.
Hızla gözlerini kırpıştırarak etrafa göz gezdirdi. Ardından tekrar bana bakarak gülümsedi.
Birden bana iyi davranmaya başlamasının sebebini merak ediyordum. Acaba o tertemiz beyninin içinde neler dönüyordu.
Gülümsemesine karşılık bile veremiyordum. Adeta donup kalıyordum.
"Min Yoongi."
Sert olmaya çalışan bir ses tonuyla adımı söylediğinde 'efendim' dercesine ona baktım.
"Kötü bir arkadaşsın. Sözünü neden tutmuyorsun? Hani beni Jaemin'e götürecektin? Kaç saat geçti üstünden."
Başımı sallayarak onayladım.
"Ben bir sorayım."
Gülümseyerek onayladığında odadan çıktım ve Jaemin'i yatırdıkları odaya doğru yol aldım. Tam içeri gireceğim sırada kapı açıldı ve Jaemin dışarı çıktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Captive • Min Yoongi ✓
FanfictionBence okumayın. ... !! Bu kitap tamamen kurgu olup gerçek hayatta yaşanmaması gereken olaylar içermektedir. Stockholm sendromu iyi bir şey değildir ve hiç olmayacaktır. İçinde psikopatlık duygusu yatan bir insan aşık olup düzelemez. Aksine aşk sand...