Yolu o bildiği için arabamın şoför koltuğuna o geçmişti ve şimdi istikamete doğru ilerliyorduk.
İstikamet; Doyoung ve Leehe'nin birlikte yaşadığı evdi.
"Ya seni gördüğünde saldırırsa. Ya kötü birşey olursa. Yoongi korkuyorum."
Arabayı park ettiğinde geldiğimizi anlamıştım. Elimi tuttu ve gözlerime baktı.
"Merak etme, sana birşey olmasına izin vermeyeceğim."
Başımı sağa sola salladım ve iç çektim.
"Bana değil, sana. Benim yüzümden kimseye zarar gelsin istemiyorum artık."
Güven verircesine gülümsedi.
"Bana birşey olursa seni nasıl koruyacağım? Söz veriyorum korktuğun gibi birşey olmayacak."
Başımla onayladım ve arabadan indik. İki katlı müstakil bir evdi. Oldukça lüks görünüyordu ancak kasvetliydi. Ya da stresli olduğum için bana öyle geliyordu.
Yoongi tam kapıyı çalacağı sırada kolunu tuttum.
"Ne olur sende sakin ol."
Gözlerini yumarak onayladı ve kapıyı çaldı. Kısa bir süre sonunda kapı açıldı.
Karşımda Leehe'yi ve fazlaca belirginleşmiş karnını gördüğümde ne hissedeceğimi bilememiştim.
Nefret etmek istiyordum ondan. Bana çarptığı için değil, Yoongi'nin onca şeyi yaşamasına sebep olduğu için.
Ancak karnındaki bebek nefretime engel oluyordu.
Sonra bir düşünce geliyordu beynime; o bebeği Yoongi'yi aldatarak yaptı.
Ama üzülemiyorum. Hatta içimdeki bencil taraf 'iyi ki" diyor. İyi ki onu aldatmış ve Yoongi'nin bazı şeyleri görmesine sebep olmuş. Eğer onu aldatmasaydı sevdiğim adam hiçbir zaman sevdiğim adam olamayacaktı. Yaşanan bunca şey hiç yaşanmayacaktı.
Evet bazı 'keşke olmasaydı' dediğim şeyler vardı ama daha önce de söylediğim gibi, iyikilerim çok daha fazlaydı.
Mesela keşke daha farklı tanışsaydık.
Ya da ne bileyim hamile olduğumu ona korkmadan söyleyebilseydim.Kafamı çevirip Yoongi'ye baktığımda yüzünde tek bir mimik oynamadan, gözlerinde en ufak bir duygu kırıntısı olmadan Leehe'ye baktığını gördüm.
Ardından konuştu.
"Bilerek mi yaptın?"
Kız gözlerini ikimizin üstünde sırayla gezdirdi ve Yoongi de durdu.
"Neyi?"
Yoogi kıza cevap vermedi. Onu hafifçe kenara itti ve elimi tutup içeri yürüdü.
İçeri girdiğimizde Doyoung'u gördüm. Koltukta oturmuş elindeki silahı temizliyordu.
Bize bakmadan konuştuğunda kaşlarımı çatmıştım.
"Hoşgeldin Min Yoongi ve onun deli doktoru."
Sanki geleceğimizi biliyor gibi davranıyordu.
Yoongi öne doğru bir adım attığında kolunu tuttum. Başını bana çevirdiğinde yalvarır gibi baktım ve buna karşılık öfkeyle soluyarak durdu.
Alev dolu gözlerini Doyoung'a çevirdiğinde, refleks olarak bende o tarafa baktım.
"Bu küçük aptalı ayağıma kadar getirmen ne kadar ironik bir durum değil mi Yoongi?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Captive • Min Yoongi ✓
FanficBence okumayın. ... !! Bu kitap tamamen kurgu olup gerçek hayatta yaşanmaması gereken olaylar içermektedir. Stockholm sendromu iyi bir şey değildir ve hiç olmayacaktır. İçinde psikopatlık duygusu yatan bir insan aşık olup düzelemez. Aksine aşk sand...