Sırtım ağrıyordu. Başım ağrıyordu. Ellerim uyuşmuştu. Göz kapaklarım çok ağırdı. Açamıyordum.
Zorla gözlerimi açtım. Burası çok kötü kokuyordu. Ellerim ve ayaklarım zincirle duvara bağlanmıştı. Ağzımda ise bir bant vardı.
Her tarafımın ağırmasının sebebi yerde oluşumdu. Altıma incecik koyu turkuaz ipek bir çarşaf seriliydi. Dokusu yumuşacıktı evet, ama bunun hiçbir faydası yoktu.
Lanet olsun şu an bir manyak tarafından kaçırılmıştım ama durmuş çarşafın ipeğini rengini düşünüyordum.
Bunu yapanın Yoongi olduğunu düşünüyordum. Ve bu yüzden aslında çok korkuyordum.
Ama bunu yapanın Yoongi'den başkası olma ihtimali de vardı. Ve bu yüzden aslında daha da çok korkuyordum.
~
Yaklaşık üç saattir bu pis yerde duruyordum ve gelen giden yoktu. Bu süreçte etrafı incelemiştim.
Burası oldukça büyük bir odaydı. Depo değil ama ona benzer bir yerdi. Bir duvarı boydan boya dolaptı. İki duvarı bomboştu. Sadece duvar işte. Benim tam karşımdakinde ise bir kapı ve kendine bile faydası olmayan minicik bir cam vardı.
Berbat hisseyordum. Hep 'korkudan altıma edecektim' lafı saçma gelirdi. Ama artık gelmiyordu. Çünkü nerdeyse korkudan altıma edecektim.
O küçücük camdan içeriye öyle bir soğuk giriyordu ki. İliklerime kadar üşüyordum.
Birden kapının gıcırdamasıyla başımı o yöne çevirdim. Saniyeler içinde orda az da olsa aşina olduğum bir gölge belirdi.
Ben az önce üşüyorum demiştim değil mi? Artık yanıyordum. Terliyordum. Korkudandı. Min Yoongi beni çok korkutuyordu.
Yavaş adımlarla yanıma yaklaştı. Tam karşımda dikildi.
"Yeni evine hoşgeldin Sung Iseul."
Ses tonu iğrençti. Daha önce hiç duymadığım bir tondu.
Beni çözmesini istiyordum. Bunu belirtmek için kıpırdanmaya başladım. Beni çözmedi ama yaklaşıp hızla ağzımdaki bantı çıkardı.
"Benden ne istiyorsun Yoongi? Ben sana ne yaptım? Sadece seni bi adamın saldırısından kurtardım."
Sinirle güldü. Bana doğru eğildi.
"Senin suçun tam olarak bu."
Tam bir ruh hastasıydı. Ve ben bir ruh hastası tarafından sırf ona iyilik yaptım diye esir alınmıştım.
"Cidden mi Yoongi? Gerçekten sana iyilik yaptım diye mi burdayım?"
Gözlerimin dolduğunu hissediyordum. Ama hayır ağlamayacaktım. Ben güçlü bir kadındım.
Elini yanağıma koyup yaklaştı.
"Gerçekten bana iyilik yaptığını mı sanıyorsun?"
Yüzümü geri çekip ellerinden kurtardım. Bu hareketimle tekrar doğruldu. Kapıya doğru yürüdü. Nereye gidiyordu?
"Nereye? Ben ne yapacağım?"
Bana dönmedi. Yanlızca omzunun üstünden baktı.
"Seninle dekor yapacağız."
Bu sözlerin ardından dışarı çıktı ve bana korkutucu kahkasını bıraktı.
Dekor yapmak ne demekti? Beni parçalayıp duvara mı asacaktı? Ya da vücuduma zarar mı verecekti?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Captive • Min Yoongi ✓
FanfictionBence okumayın. ... !! Bu kitap tamamen kurgu olup gerçek hayatta yaşanmaması gereken olaylar içermektedir. Stockholm sendromu iyi bir şey değildir ve hiç olmayacaktır. İçinde psikopatlık duygusu yatan bir insan aşık olup düzelemez. Aksine aşk sand...