Gözlerinin içinin titrediğini gördüm. Gözüm sol göğsüne kaydı. Kalbindeki hareketlilik giydiği siyah tişörtünden belli oluyordu.
Söylediğim küçücük birşey bile ne kadar heycanlandırıyordu onu.
Bu kadar çok mu seviyordu gerçekten?
Büyük şeyler beklemeden, küçük bir umut için sevgisini sürdürebilecek kadar mı çok?
Değişmişti. Tanıdığım, bildiğim hasta Yoongi değildi artık.
Ben başarmıştım. Onu iyileştirmiştim, sevgimle. Ve o da beni iyileştiriyordu. Aile sevgisi görmemiş kalbimi sevgisiyle yeşertiyordu.
Seni çok seviyorum kalbi güzel kötü adam.
Sen bilmiyorsun ama ben yine de seviyorum.YOONGİ'DEN
Kalbim neredeyse yerinden çıkacaktı.
Neden böyle yapıyordu? Neden bana olan hisleri olumlu gibi davranıyordu?
Çok istiyordum. Beni sevmesini deli gibi istiyordum.
Ama hiç istemiyordum. Beni sevmesini hiç istemiyordum.
Çünkü korkuyordum. Beni severse, benimle olursa canını yakarım diye beni sevmesinden korkuyordum.
Ama çok güzel bakıyor be. İçim eriyor.
Bu anı bozmak istemedim. Sonsuza kadar böyle bakabilirdim gözlerine.
Ancak daha çok bakarsam kaybolurdum. Kaybolmamalıydım. Boğazımı temizledim ve gözlerimi gözlerinden ayırarak arabayı çalıştırdım.
"Gün batımını kaçıracağız."
Başıyla onaylayarak önüne döndü.
ISEUL'DAN
Hala kendini öylesine suçluyordu ki, benden öylesine çekiniyordu ki, her seferinde son çare olarak benden kaçıyordu.
Kahvesini bana uzattı.
"Tutar mısın?"
Elinden aldım ve başımı cama yaslarayak dışarıyı izlemeye başladım.
Sahile geldiğimizde arabadan indi ve kapımı açarak elimden içecekleri aldı.
"Bekle beni."
Uzaklaştı ve içecekleri bir bankın üzerine bırakıp geri geldi.
Tekrar beni kucağına alarak arabayı kilitledi ve banka doğru yol aldı.
"Yine zahmet oluyor."
"Keşke bütün zahmetlerim böyle olsa."
Mırıldanarak söylediği şeyi duymamıştım. Acaba gerçekten fazla mı kilo almıştım?
Tek kaşımı kaldırarak surat ifadesinden anlamaya çalıştım.
Hiçte öyle zorlanıyor gibi durmuyordu. Ağır olsam bir mimik ile belli ederdi herhalde.
Beni banka oturtup kendi de yanıma oturdu. Milkshake'imi elime alıp bir yudum içtikten sonra denizin kokusunu içime çektim.
Her zaman deniz olmuştu kaybetmek üzere olduğum huzurumu bana veren.
Ama şimdiki huzurumu kaybedersem onu bana deniz geri veremezdi.
Deniz bana Yoongi'yi veremezdi.
"Nasıl hissediyorsun? Canın acıyor mu?"
Başımı olumsuz yönde salladım. Hiç acımıyordu. Sanki hiç ameliyat olmamışım gibiydi hatta.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Captive • Min Yoongi ✓
FanfictionBence okumayın. ... !! Bu kitap tamamen kurgu olup gerçek hayatta yaşanmaması gereken olaylar içermektedir. Stockholm sendromu iyi bir şey değildir ve hiç olmayacaktır. İçinde psikopatlık duygusu yatan bir insan aşık olup düzelemez. Aksine aşk sand...