Yorulmuştum. Nefes nefese kalmıştım ama durmak yoktu. Nereye doğru gittiğimi bilmiyordum. Ama gidiyordum işte. Mutlaka bir yere ulaşacaktım. Mutlaka biri bana yardım edecekti ve ben evime ulaşacaktım.
Eve gitiiğimde gerçekten tatilden dönmüş gibi yapacaktım. Yoongi'yi kimseye söylemeyecektim. Ama tedavisiyle artık ilgilenmeyecektim. Bu bir psikolog doktor olarak ona yaptığım son iyilik olacaktı.
Hava karardıkça etraftaki seslerin artması beni ürkütüyordu. Bir an önce bir yer bulup yardım istemeliydim. Yoksa kurda kuşa yem olacaktım.
Hızlanmam gerektiğini düşünerek koştum. Çok yorulmuştum ama durmak gibi bir niyetim yoktu. Birden kolumdan çekilmesiyle yüksek bir çığlık atarak çırpınmaya başladım. Beni bulmuş muydu?
Çırpınmalarım faydasızdı. Kollarımı arkamdan bağlamıştı. Önüme geçtiğinde yüzünü görünce donakaldım. Bu adam hastanede kolumu yaralayan adamdı. Yoongi'ye saldıran adam.
Tam birşey söyleyecekken ağzıma bir bant yapıştırdı. Deli gibi çırpınıyor elinden kurtulmaya çalışıyordum. Asla bir şey söylemiyor sadece kolumu tutmuş yürüyordu.
Bir süre sonra beni iğrenç bir yere fırlattı. Çöplük gibi biryerdi. Berbat kokuyordu. Yoongi'nin deposunun burdan daha konforlu olduğu kesindi.
Kapısını kapatıp beni bir sandalyeye bağladı ve karşıma oturdu. Ardından ağzımdaki bantı hunharca çıkardı.
Anında öfkemi kusmaya başladım. Kimden korkacaktım? Bir hasta beni öldürmemişti. Normal olduğunu düşündüğüm biri mi öldürecekti?
"Kimsin sen manyak herif? Ne istiyorsun benden? Lanet olsun artık aksiyon istemiyorum! Bırak beni anladın mı? İt herif! Seni a---"
Yediğim tokatla başım sağa düştü. Saniyeler içinde ağzım metalik bir tatla dolmuştu. Dudağımı patlatmıştı şerefsiz.
"Uslu dur doktor."
Lanet olsun beni hatırlıyordu. Bu adamın derdi Yoongi'yleydi. Ve beni onu kurtardığım için kaçırmıştı. Yani ben öyle düşünüyordum. Min Yoongi yine başıma bela olmayı başarmıştı. Bu adamdan kurtulamayacak mıydım ben?
"Benden ne istiyorsun?"
Konuştukça çenemden aşağı akan kırmızı sıvıyı hissediyordum.
"Senden birşey istemiyorum doktor. Derdim o katille."
Katil? Katil de kim?
"Neyden bahsediyorsun? Kimden bahsediyorsun?"
Umarım düşündüğüm kişiden bahsetmiyordur.
"Dinle doktor, sana anlatayım. Bundan iki buçuk ay önceydi. Bir it yüzünden benim kardeşimin öldüğü zamandı. Benim o itten intikam alacağıma yemin ettiğim gün."
Ne anlatıyordu bu adam. İt dediği de kimdi? Benim bununla ne ilgim var?
"Min Yoongi benim erkek kardeşimi öldürdü doktor. O bir katil."
Hayır hayır hayır. Buna inanmak istemiyordum. Bir kattille 2 haftadan uzun bir süre yüzyüze bakmış olamazdım. Üstelik 4 gündür bir katilin rehinesi olamazdım. İnanmayacaktım.
"Yoongi katil değil!"
Sinir bozucu bir kahkaha attı. Yoongi'nin kahkahası bile bu denli bozmamıştı sinirimi.
"Neden onu savunuyorsun doktor? Seni kaçıran, belki de eziyet eden adamı neden savunuyorsun? A bir dakika, belki de sana daha farklı bir şey yapmıştır. Hoşuna gidebilecek birşe---"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Captive • Min Yoongi ✓
FanfictionBence okumayın. ... !! Bu kitap tamamen kurgu olup gerçek hayatta yaşanmaması gereken olaylar içermektedir. Stockholm sendromu iyi bir şey değildir ve hiç olmayacaktır. İçinde psikopatlık duygusu yatan bir insan aşık olup düzelemez. Aksine aşk sand...