Ona cevap vermedim. Ne diyecektim ki zaten?
Bende seni özledim?
Tabiki hayır.
Vercek bir cevap yoktu ve bu yüzden birşey yazmadan telefonu bir kenara bıraktım. Ardından gözlerimi kapadım.
Tam uykuya dalacağım sırada kapıya sertçe bir şey çarptı.
Hızla ayağa kalkıp odadan çıktım ve Jaemin'in odasına gittim. Fakat o hala uyuyordu. Muhtemelen çok fazla yorulmuştu ve uykusu çok derindi.
Onu rahatsız etmeden aşağı indim ve dış kapının önünde durdum.
Açmak istiyordum ama korkuyordum da. Sonuçta ardında ne olduğunu bilemezdim.
Bir adım attığım sırada dışarıdan gelen ses ile duraksadım.
"Aç kapıyı Iseul!"
Bu sesi çok iyi tanıyordum.
Bu sese çok aşıktım.Ama neden burdaydı? Bu saatte ne işi vardı? Tekrar konuştuğunda kaşlarımı çattım.
"Iseul'u seviyorum. Ben ona aşığım!"
Sarhoştu ve apartmanın ortasında bağırıyordu.
Hızla kapıyı açtığımda kapıya yaslanmış olduğu için öne doğru sendelemiş ve dizlerinin üstüne düşmüştü.Hızla yanına eğilmiş ve kolundan tutarak onu içeri çekmiştim. Bana nazaran oldukça ağır olduğu için biraz zor olmuştu ama sonuçta başarmıştım.
Kapıyı da kapattığımda bir kaç adım uzaklaşmış ve şaşkınlıkla ona bakmıştım.
Şu an adam sarhoştu ve benim olmayan bir evdeydi.
Neden buraya gelmişti? Neden kafayı bulmuşken beni sevdiğini söylüyordu? İnsanlar normalde sarhoşken gerçek düşüncelerini söylemez miydi? Peki o neden 'seni seviyorum' diyerek yalan söylüyordu?
Tekrar bir şeyler gevelemesiyle daldığım düşüncelerden ayrıldım.
"Ben istemedim. Böyle olsun."
Bok gibi içmişti. Ne vardı bu kadar içecek? Asıl içmesi gereken bendim. Ama bir bardak bile içmemiştim. Benim yaşadığımdan daha büyük ne yaşamış olabilirdi?
Kafasını zorla kaldırıp bana baktı ve gülümsedi.
"Iseul?"
Yutkundum ve gözlerimi gözlerinden çektim. Gözleri hariç heryere bakacaktım. Çünkü onlara baktığımda kayboluyordum. Kaybolmak istemiyordum.
"Senin burda ne işin var? Neden geldin?"
Birkaç dakikalık uğraşın ardından ayağa kalktı ve karşımda durdu.
"Çünkü seni çok özledim."
Kekeleyerek söylediği şeyin ardından gözlerimin en içine baktı. Doluydu onlar. Gözyaşlarıyla. Asla akmıyordu ama orda duruyorlardı işte.
Beni özlediğini söylerken neden gözleri doluyordu ki? Böyle olduğunda inanasım geliyordu. Ama hayır, kendimi kaptırmayacaktım.
"Saçmalamayı kes ve kendine gel Yoongi. Burası benim değil Jaemin'in evi ve sen buraya öyle istediğin zaman, istediğin şekilde gelemezsin."
Bana doğru yavaşça bir adım attı ve durdu. Sanki daha çok yaklaşmak istiyor ancak benim tepkimden korkuyor gibiydi.
Elini yüzüme doğru uzattı ancak dokunamadan geri çekildi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Captive • Min Yoongi ✓
FanficBence okumayın. ... !! Bu kitap tamamen kurgu olup gerçek hayatta yaşanmaması gereken olaylar içermektedir. Stockholm sendromu iyi bir şey değildir ve hiç olmayacaktır. İçinde psikopatlık duygusu yatan bir insan aşık olup düzelemez. Aksine aşk sand...