9 ☘

5.1K 350 192
                                    

Gözlerimi ne ara açtığımı bilmiyordum. Dün düşüne düşüne,  ağlaya ağlaya uyuyakalmıştım. 

Şimdi ise durmuş boş boş yere bakıyordum. Zaten ne yapabilirdim ki?

Bir ara aklıma dolabın içine bakmak gelmişti. Belki orda kurtulmama yardımcı olabilecek bir şey bulurdum. Ancak üstündeki koskoca kilitleri görünce vazgeçmiştim.

Bundan sonra ne olacaktı bilmiyordum. Gerçi öncesinde de bilmiyordum ya,  neyse.

Yoongi buraya tekrar geldiğinde ondan yemek isteyerek şansımı deneyecektim. Ve eğer getirirse yiyecektim.

Artık zehirden falan korkmuyordum. Ne olcaksa olsundu.

Yine düşüncelerimden beni buraya zindan eden kapının gıcırdama sesiyle ayrıldım.

Belki de bir miktar şanslı günümdeydim. Yoongi elinde yemek tepsisi ile gelmişti.

Belki de yine şanssız günümdeydim. Önüme koyup 'yemeyeceksin' demesi olanaklıydı.

Yanıma gelip tepsiyi tam önüme koydu. Ardından diğer elinde tuttuğu bir sandalyeyi karşıma koyarak oturdu.

"Ye."

Ben hunharca yemek yiyecektim o da benim acizliğimi mi izleyecekti? Umrumda değildi.

Açlıktan titreyen ellerimi yemeğe uzattım. Ne zaman akmaya başladığını bilmediğim gözyaşlarım görüşümü kısıtlamıştı. Hiç aklıma gelir miydi yemek görünce ağlayacağım? Asla gelmezdi.

Ağlaya ağlaya yemeye başlamıştım. Hıçkırıklarım duyulmasın, daha fazla güçsüz duruma düşmeyeyim diye ağzıma tıktığım yiyeceklerin haddi hesabı kalmamıştı.

Ben yiyordum. O ise...bilmem, görmüyordum ki. Ona bakmak dahi istemiyordum. Çünkü her baktığımda kendimden nefret ediyordum. Ondan nefret edemediğim için, ona kızamadığım için...

Son lokmamı yutup tepsiyi biraz ileri itmiştim. Ardından sıfır hareket ile beklemeye başlamıştım. Ölmeyi.

Belki fazla paranoyaklaşmıştım evet ama haksız mıydım?

Sizi günlerce aç bırakan, bacağınıza bir bıçakla desen çizen,  neredeyse el ve ayağınızı kaybetmenize sebep olan birine ne kadar güvenebilirsiniz ki?  Güvenemezsiniz.

Ben güvenemem.

Tepsiyi aldı ve hiçbir şey söylemeden gitti. 

Bir süre sonra ayağa kalktım ve dolanmaya başladım. Her yere bastığımda ayaklarım uyuşuyordu.  Tekrar krem sürsem iyi olurdu.

İpek çarşafıma oturdum ve kremimi sürmeye başladım.

Ne kadar da bütünleşmişim değil mi? İpek çarşafım... Kremim...

İşimi bitirip dolaba doğru yürümeye başladım. Acaba içinde neler vardı. Çok fazla şey olduğunu görmüştüm evet ama tam olarak seçememiştim. İçlerinden biri burdan kurtulmama yardımcı olur muydu?

Dolapla bakışmayı kesip saçma düşüncelerimi bıraktım. Ne yapacaktım? Bir bıçak alıp kapıyı mı kesecektim? Ya da bir tabanca ile kapıyı mı vuracaktım? Saçmalık.

Zaten son zamanlarda benim hayatımda olan herşey saçmalık.

Burda olmam saçmalık.

Şu an masamda oturmuş hastalarıma güzel şeyler söyleyip onları mutlu ediyor olmam lazımdı.

Hayatım birkaç günde resmen hayaller hayatlar olmuştu. Ne umdum ne buldum.

Yoongi'yi ilk duyduğumda 'eğlenecekmişiz gibi hissediyorum' demiştim. Çok eğleniyorum. Gerçekten. O olmasa böyle bir entrikayı nerde yaşayacaktım? Çok lazımdı.

The Captive • Min Yoongi ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin