Ben hayatımda ilk defa birine güvenmiştim, sevmiştim. İlk defa birinin kollarına bırakmıştım kendimi.
Hayatımda tek bir erkeği öpmüştüm dudaklarından.O ise beni itmişti, bir kez daha.
Yavaşça uzaklaştı benden. Sanki uzaklaşmak istemiyor ama mecbur gibi...
Ne yapacağım ben şimdi? Ne diyeceğim?
O konuştuğunda benim birşey dememe gerek kalmadı.
"Ben eve gideyim Iseul."
Buydu. Sadece bu kadar. Bir cümle.
Bu sefer de kaçabileceğini mi sanıyordu?
Her seferinde beni itmesine izin vermiştim ama bu sefer izin vermeyecektim.Bu adam hani beni seviyordu ya, aşıktı? O zaman niye uzaklaşıyordu?
Dış kapıya doğru yürüdüğünde önüne geçip durdum.
"Neden?"
Gözlerimin dolmasına engel olamıyordum. Onunla tanışmadan önce asla duygusal biri değildim ancak genetiğimle oynamıştı. Belki de bebekten dolayıydı.
"Neden kaçıyorsun yine? Sen seviyorsun, sen öpüyorsun, sen gidiyorsun! Hiçbirinde sorun olmuyor. Ben neden sevemiyorum, neden öpemiyorum? Ben neden gidemiyorum Yoongi söylesene!?"
Yine baktı öyle, aşkla. Baktıklarıyla yaptıkları neden birbirini tutmuyordu?
Seviyordu ama gidiyordu.Titredi elleri hafifçe. Yaklaştı ve yüzümü avuçladı.
"Seni öylesine seviyorum ki...senin için senden vazgeçebilecek kadar çok."
Yutkundu. Dolmaya başlayan gözlerini yüzümün her yerinde gezdirdi.
"Bizden olmaz sevdiğim. Benden olmaz. Ben sana sadece acı veririm. Seni mutlu edemem. Ben seni hak etmiyorum. Kendini bir kez daha bana teslim etmene izin veremem. Bu bencilliği yapamam Iseul. Affet beni..."
Ellerini yüzümden çektiğinde bir soğukluk kapladı dokunduğu yeri.
Gidiyordu. Bana gitme diyen adam öylece gidiyordu.
Uzaklaşırken bağırdım arkasından.
"YOONGİ!"
Durdu, arkasını dönmedi.
"Korkaksın!"
Yumruklarını sıktı, başını öne eğdi ve yürümeye devam etti.
Gerçekten öyleydi. O, bir korkaktı.
Kapıyı sertçe kapadım ve sırtımı yasladım. Gözyaşlarımın dökülmesine izin verdim.
Bildiğin vazgeçmişti benden. Açık açık söylemişti.
Şimdi ne yapacaktım? Daha bebeğimizi söyleyememiştim.
Ona diyordum ama bende bir korkaktım. Çok büyük bir korkak.
~
Koltuğa yavru bir ayı gibi oturmuş elimdeki koca bir kova patlamış mısırı yiyordum.
Telefonum çaldığında mısırı masanın üstüne bıraktım ve telefonu aldım.
Jaehwa arıyordu.
"Efendim canım."
"Bebeğim? Sesin kötü geliyor. İyi misin?"
1 saat 53 dakika boyunca aralıksız ağladığım için sesim kötü geliyor olabilirdi tabiki.
"Sana daha sonra anlatırım. Şimdi iyiyim merak etme."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Captive • Min Yoongi ✓
FanficBence okumayın. ... !! Bu kitap tamamen kurgu olup gerçek hayatta yaşanmaması gereken olaylar içermektedir. Stockholm sendromu iyi bir şey değildir ve hiç olmayacaktır. İçinde psikopatlık duygusu yatan bir insan aşık olup düzelemez. Aksine aşk sand...