Artık hiçbir şeye şaşıramıyordum. Tepki veremiyordum. Dünyada ki en mantıksız şey bile bana normal geliyordu.
Ama bu yine de çok mantıksızdı.
Beni yetimhaneye bırakmışlardı ve bir çocuk daha mı yapmışlardı yani? Annem 18 yaşına girdiğimde yetimhaneye geldiği gün bana 'seni bakabilecek durumumuz yoktu ama yarın burdan çıktığında bizimle olacaksın, seni çok özledik' demişti.
Beni bakacak durumları yoktu ama başka bir çocuk yapıp ona bakabiliyorlardı öyle mi?
Üstelik gelmemişti. Bizimle olacaksın demişti ama beni almaya gelmemişti.
Jaemin... Benim küçük kardeşimdi ve onu güzelce büyütmüşlerdi. Peki ben onlara ne yapmıştım?
Aslında umurumda bile değildi. Ben onlar olmadan yaşamaya alışmıştım. Onları öldü saymıştım. Ve bundan sonrada bir ölü olarak kalacaklardı.
Ama onun bir suçu yoktu. Jaemin...o masumdu. Ona da benden bahsetmemişlerdi. Ve o beni öğrendiğinde, onların yaptığı bu şeye anlam verememişti. Benim için ailesini terk etmişti.
Dört yıl boyunca karşıma çıkmamış olmasını anlıyordum. Onu suçlamamdan korkmuştu. Ve şimdi yine korkuyordu. Ama hayır. Böyle bir şey olmayacaktı. O benim kardeşimdi. Bunu hep hissetmiştim. Ve hayatıma onunla devam edecektim.
Tek elimi yüzüne çıkardım ve dolan gözlerimle ona baktım.
"Seni hissetmiştim."
Şaşkın gözlerle bana bakıyordu. Büyük bir ihtimalle kalkıp gitmemi, bağırıp çağırmamı bekliyordu.
"Nasıl? Kızmadın mı? Üzülmedin mi?"
Gülümsedim ve göz yaşlarını sildim.
"Elbette üzülmedim. Senin gibi bir kardeşim olduğunu öğreniyorum. Parti vermem lazım benim."
Şaşkın gözlerini bir süre daha üzerimde gezdirdikten sonra -mutluluktan olduğunu düşündüğüm- gözyaşlarını akıtarak bana sarıldı.
Bende kollarımı sardım ona. Ne kadar mutlu hissediyordum öyle. Bir nevi ailemin beni hiç sevmediğini öğrenmiştim ama yine de çok mutluydum. Çünkü kaybettiğim bir aileden çok daha fazlasını kazanmıştım. Bir erkek kardeş.
Yavaşça ondan ayrıldım ve elini tuttum.
"Sana birşey söyleyeceğim."
Sorar gözlerle bana baktı.
Ben anne olacaktım ve bu demek oluyordu ki o da dayı olacaktı. Bunu bilmesini istiyordum hakkımda herşeyi bilmesini istiyordum.
"Bir bebeğim olacak."
"NE!"
Birden ayağa kalktığında sendeleyerek koltuğa geri oturdu ve eliyle başını tuttu. Ağrırdı tabi. O kadar içmeseydi...
"Yoongi biliyor mu?"
Başımla onayladığımda suratı düştü. Aklına bir şey gelmiş gibiydi.
"Sana birşey söyleyeceğim Iseul. Ama ona kızmayacağına söz ver."
Kime kızmayacaktım. Tek kaşımı kaldırarak baktığımda bıkkın bir nefes verdi.
"Yoongi biliyordu. Yani ablam olduğunu."
"NE!"
Bu sefer hışımla ayağa kalkan bendim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Captive • Min Yoongi ✓
FanfictionBence okumayın. ... !! Bu kitap tamamen kurgu olup gerçek hayatta yaşanmaması gereken olaylar içermektedir. Stockholm sendromu iyi bir şey değildir ve hiç olmayacaktır. İçinde psikopatlık duygusu yatan bir insan aşık olup düzelemez. Aksine aşk sand...