"Nerden bildiğimin bir önemi yok Yoongi. Söylemek istediğim tek bir şey var. Sen kimseyi bilerek öldürmedin. Minsu'nun ölümü bir kazaydı. Dojung'un ölümü ise yalnızca bir trajedi. Onun seninle pek bir ilgisi yok. Biliyorum vicdan azabı çekiyorsun. Ama senin elinden birşey gelmezdi. Lütfen artık bu olayı unutmaya çalış."
Histerik bir gülüşle eğmiş olduğu kafasını sağa sola salladı.
"O kadar kolay değil Iseul."
Neredeyse yarım saattir nerden bildiğimi sorguluyordu. Bir ara kolumu sıkıp tehdit etmeye kalkmıştı. Ancak ben 'şu an esirin değil psikoloğunum' dediğimde durmuştu.
"Neden kolay değil? Unutmayı denemiyorsun bile."
Sinirle ayağa kalktı. Bunu dördüncü yapışıydı. Ama her seferinde durduruyor, sinirlenmesine asla izin vermiyordum.
"İzin vermiyorlar anladın mı!? O gelen adamlar Doyoung'un adamlarıydı! Beni öldirmeden vazgeçmeyecekler! Onları her gördüğümde o anı hatırlayacağım..."
Elini tutup oturmasını sağladım.
"O gün neden kaçtın? Zaten onların seni öldürmesini istiyorsun. Öyleyse neden kaçtın?"
Kaşlarını çatarak bana baktı.
"Bunca şeyi nerden bildiğini öğrenmek için deliriyorum."
Gülümsedim.
"Konuyu değiştirme. Bir soru sordum."
Hala kaşlarını çatmış bakmaya devam ediyordu. Muhtemelen hala nerden bildiğimi sorguluyordu.
"Evde tek değildim Iseul. Senin ölmene izin veremezdim."
Kafamı sağa sola salladım.
"O adamlara ötmeyeyim diyeydi."
Yenilgiye uğramış gibi güldü. Cevap vermedi. Daha sonra aklıma gelen şey ile kaçlarımı çattım.
"Yarım kalan bir konumuz vardı."
Sorgulayıcı bakışlarını yüzümde gezdirdi.
"Jungwoo ile ne zamandır tanıştığımızı sorma sebebin neydi?"
Parmaklarındaki yüzüklerle oynamaya başladığında gülümsedim. Bunu sadece kızlar yapar sanıyordum.
"Ona yakın olmandan hoşlanmıyorum."
Kaşlarımı kaldırdım.
"Kuzenini yemeyeceğim. Söz."
Gerçek bir gülüşle yüzüme baktı. Sonra kafasını sağa sola salladı.
"Tam bir aptalsın Iseul. Gerçekten."
Neden ya? Hayır ne yaptım ben şuan? Niye yani? Birşey dememe fırsat vermeden ayağa kalktı ve yukarı çıkarken konuştu.
"İndiğimde kahvaltı hazır olsun."
İstemsizce gülümsedim. İyileşiyordu.
İlk izin aldığımda kabul etseydi elimi kesmemiş olacaktım.
Düşüncelerimi bırakıp kahvaltı hazırlamaya başladım.
Evet Yoongi güzel pankek yapıyordu ama ben ondan daha becerikli olduğuma emindim. Ona pankeklerinden çok daha fazla güzel bir kahvaltı hazırlayacaktım.
~
Dolu dolu bir kahvaltı hazırlamıştım. Kahvaltıyı hazırlarken daha önce farketmediğim bir detay farketmiştim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Captive • Min Yoongi ✓
FanfictionBence okumayın. ... !! Bu kitap tamamen kurgu olup gerçek hayatta yaşanmaması gereken olaylar içermektedir. Stockholm sendromu iyi bir şey değildir ve hiç olmayacaktır. İçinde psikopatlık duygusu yatan bir insan aşık olup düzelemez. Aksine aşk sand...