14 ☘

4.8K 333 395
                                    

Korkuyordum.

Evet kendime bir söz vermiştim. Onu iyileştirecektim. Ancak korkuyordum işte. Ne kadar aksineymiş gibi davransamda korkuyordum.

Bana ne yapacağını asla bilemezdim. Ve yapacağı her hangi birşeyi de yüksek ihtimalle engelleyemezdim.

Dün gece dediği şeyden sonra hatırlamıştım ondan korktuğumu.

Ne demek istemişti? 'Canını nasıl yakacağımı bilemezsin' derken neyi kastetmişti?

Bilmiyordum. Bildiğim tek şey; her şeyi yapabilirdi.

Dün gece o kelimeleri söyleyip gitmişti ve ben salak gibi geceden beri bir gram uyumadan düşünüyordum.

Artık kalkmam gerektiğini düşündüm ve kalktım. Koktuğumu hissediyordum. E tabi kaç gündür aynı kıyafetlerleydim. Banyo yapmak isteyecektim. Bir ihtimal izin verebilirdi.

Kapıyı yavaşça açıp dışarı adımladım. Ben aşağı indikçe mutfaktan nefis kokular gelmeye başlıyordu.

Orda olduğunu düşünerek mutfağa girdim. Kesin kör oldum. Şu an bir mutfak önlüğü takmış yemek yapıyor olan Yoongi olamaz. Belki de olur. Niye bu kadar şaşırdıysam?

Kafamı sağa sola sallayıp düşüncelerimi kafamdan attım ve zaten açık olan kapıya iki kez tıkladım.

Anında bana döndüğünde yüzünde hiç de mutlu veya sevimli bir ifade yoktu. Yine kızgındı.

"Sana odadan çıkabileceğini kim söyledi?"

Bakışlarını tekrar yaptığı pankeke çevirirken konuşmuştu.

"Ben, ben birşey isteyecektim."

Son pankeki de alıp sahte bir gülüş attı. Ardından bana döndü.

"Peki bir şeyler isteyebileceğini sana kim söyledi?"

Tamam haklıydı. Beni o depodan odaya getirdiği için bir şeylere fazla anlam kazandırmış olabilirim. Ama ne yapayım? Saçlarımdaki yağ ile yemek yapılabilir şu an. Benim ne suçum var?

Zaten şu sıralar hep düşünüyorum 'ben ne günah işledim' diye. Sonra kendimi cevaplıyorum 'senin tek günahın salak olmak'.

Hiç bir şey demeyince birşey isteyemeyeceğimi kabullendiğimi anlamış olacak ki üstelemedi.

Masaya yeni bir servis daha açarak iki kişilik olmasını sağladı. Ardından bana bakmadan konuştu.

"Otur."

Sorusuna dünyanın en saçma sorusunu sorarak cevap verdim.

"Yemek mi yiyeceğiz?"

Yok, armut toplayacağız.

"Yok, armut toplayacağız."

Benim içimden düşündüğüm şeyi söylediğinde istemsizce güşümsedim. Demek ki kötü biri ve iyi biri de aynı şeyleri düşünebiliyormuş.

"Ne gülüyorsun?"

Anlamıyordum. Ben gülüyordum evet, ama o da neden güldüğümü sorduğu halde gülümsüyordu.

Ve ben korkuyordum.

Ama bu sefer korkum çok farklıydı.

Gülüşüne kapılmaktan korkuyordum.

"Yine ne düşünüyorsun bilmiyorum ama hemen otur. Hemen."

Pekala. Onu kızdırmamak için oturdum ve masayı süzdüm. Oldukça güzel hazırlanmıştı. Oldukça demek az kalırdı. Baya baya mükemmeldi. Tam ortaya pankekleri koydu ve üzerinden vişne sosu akıttı.

The Captive • Min Yoongi ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin