Evimde ki en sevdiğim bölüm sanırım mutfağımdı. Yemek yapmak bana huzur veriyor, beynimi bütün kötü düşüncelerden arındırıyordu.
Jungwoo gelecekti ve ben onun için bir sürü hazırlık yapmıştım. Yabancı değildi, bir kek ve içecekle bile idare ederdik. Ama ben sters atmanın yollarını aradığım için en iyi çözümü yemek yapmakta bulmuştum.
Bütün hazırlıklarım sona erdiğinde salona geçip oturdum.
Ona Yoongi ile yaşadıklarımı anlatacaktım, tüm çıplaklığıyla. Tabi sınırlamalar geçersiz olacaktı.
Fakat bunu nasıl yapacağım hakkında en ufak bir fikrim bile yok.
Akışına bırakacağım. Başlayacağım anlatmaya, sonrası nasıl gelişirse.
Ayağa kalktım ve camın önünden dışarıyı seyretmeye başladım.
Evimin önünde arabasını gördüğümde gülümseyerek dış kapıya koştum ve kapıyı açtım.
Arabadan inip beni gördüğünde yüzüne kocaman bir gülümseme yerleştirdi.
Bu çocuğu seviyordum.
Kollarını açarak bana yürümeye başladı.
"Benim ufaklığım beni kapılarda mı karşılıyor?"
Yanıma ulaştığında kollarını sıkıca bedenime sardı. Söylemiştim değil mi?
Bu çocuğu seviyorum.Gülümsedim ve içeri geçtik.
"Açsın değil mi?"
Sorduğum soruyla direk mutfağa yöneldi. Koşarak yürümeye başladı.
Koşarak nasıl yürünürse?"Deli misin? Ölüyorum açlıktan."
Direk masanın baş köşesine oturdu ve yemeye başladı.
"Boğulacaksın."
Gülme krizine girmek üzereydim. Kıtlıktan çıkmış gibi yiyordu manyak.
"Bu yemeklere varya boğulunur."
"Abartma."
Gülmemi düzenlemeye çalışarak nefes aldım.
Sonunda yemeyi bitirdiğimizde, hayır bitirdiğinde beraber masayı topladık ve oturma odasına geçtik.
Eliyle karnını seviyordu. Ama bildiğin seviyordu.
"Oh oh. Güzellerim benim. Orda mis gibi takılın tamam mı bebeklerim? Ordan sindirim sistemine, bağırs---"
Sözünü kesmek zorunda kaldım çünkü pisleşiyordu.
"İğrençleşme."
Omuz silkti ve sussa bile eliyle sevmeye devam etti. Ciddi ciddi midesindeki yemekleri seviyordu.
Bir süre sonra komik saçmalıklarını bir kenara bıraktı ve tüm ciddiyetiyle bana döndü.
"Anlat bakalım ufaklık, sorun ne?"
Derin bir nefes aldım. Ve yutkundum.
"Sen ne güzel yemeklerini seviyordun öyle?"
Konuşmak istiyordum ama cesaretim yoktu. Vereceği tepkiden korkuyordum.
"Uww. Konu sandığımdan da ciddi. Anlat bebeğim."
Tekrar derin bir iç çekiş sundum ve yüzüne bakmadan konuşmaya başladım.
"Ben tatile çıktığımda, yanımda Yoongi de vardı."
Tek nefeste söylediğim şeye karşılık ağzından koca bir "ha?" nidası yükseldi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Captive • Min Yoongi ✓
FanficBence okumayın. ... !! Bu kitap tamamen kurgu olup gerçek hayatta yaşanmaması gereken olaylar içermektedir. Stockholm sendromu iyi bir şey değildir ve hiç olmayacaktır. İçinde psikopatlık duygusu yatan bir insan aşık olup düzelemez. Aksine aşk sand...