5 ☘

5.6K 380 195
                                    

Gözlerimi ilk defa güneşin parlayan ışıklarıyla açmadım. Çünkü zaten onları hiç kapatmadım.

Bütün gece bugünü düşünmekten uyuyamamıştım. Şimdi sabah olmuştu ve sıfır uykuyla işe gidecektim. Fakat sorun yoktu. Çünkü biliyordum ki Yoongi'yi görünce uykusuzluğum uçup gidecekti. Yerini gerginlik alacaktı.

Üzerimi giyinip evden çıktım.  Hastaneye vardığımda kapıda beni bekleyen Jaehwa'yı gördüm. Cidden anne gibiydi.

"Selam Iseul. Çalışabileceğine eminsin değil mi? Kolun nasıl? Başın ağrıyor mu? Halsizlik falan var mı?"

Ellerimle kulaklarımı tıkadığımda yüzünü buruşturdu.

"Seni de merak etmeye gelmiyor."

Sesli bir şekilde güldüm. Konuşurken bir yandan da hastaneye ilerliyorduk.

"Lütfen sen merak etme Jaehwa."

Tatlı atışmamızın ardından kliniğe gittim ve beklemeye başladım. O gün ki gibi bekliyordum. Yine gelmiyordu. Ama hayır bu sefer kahve almaya falan gitmeyecektim.

Birden kapının tıklanmasıyla sıçradım. Benim 'gir' dememi beklemeden içeri geldi. Kapının ardında Yoongi vardı. Gözlerimin içine bakıyordu. Bu beni daha da korkutuyordu.
Önümdeki dosyalara bakarak oturmasını söyledim. Oturduğunda ise ona baktım. Bana bakmıyordu. Birbirine kenetlediği ellerine kitlenmişti gözleri.

"Bugün nasılsın?"

Aniden sorduğum soruyla irkilsede pek belli etmedi.

"İyiyim. Neden kötü olayım?"

Tabii neden kötü olsun ki. Başımda ve kolumda olan dikiş izleri asla onun yüzünden değil. Kötü olması için hiçbir sebep yok.

"Güzel. Yani iyi olman."

Leehe hakkında bir soru sormaya korkuyordum. Ancak ben onun psikoloğu olarak bu konuya odaklanmalıydım. Ama o benden önce davranarak beni bu durumdan kurtardı. Yani en azından bir kaç saniyeliğine.

"Sen nasılsın?"

Böyle bir şey sormasına daha sonra şaşıracaktım.

"Tam olarak neyi soruyorsun?"

Yüzüme baktı ve rahatsızca gözlerini kaçırdı.

"Hayat,  nasıl gidiyor yani?

Kötü. Sayende.

"Teşekkürler. İyiyim."

Sanki gerçekten iyi olup olmadığımı sorgular gibi baktı bana. Ya da ben öyle zannettim. Öyle zannetmek istedim. Neden mi? Çünkü korkuyorum.

"Sana diyorum."

Bana seslenmesiyle ağzımdan ufak bir ses kaçtı.

"Efendim? Dalmışım pardon."

Az önce söylediği şeyi tekrarladı.

"Seans saçmalıkları diyorum. Başlamayacak mıyız?"

Seansları saçmalık olarak görüyordu. İlk başta bana da çok saçma gelirdi. Lisede hep 'asla psikolog olmam' derdim ve şimdi bir psikoloğum.
Zamanla seansların aslında saçma olmadığını anlayınca bende o mesleği seçmeye karar verdim. Sunyeon'un aldığı tedavileri duydukça belkide bu mesleğe olan ilgim artmıştı. Ama psikologluğu tercih ederken asla bipolar bir hastam olabileceğini düşünmemiştim.

"Hey! Bugün fazla dalgınsın. Bak benim seninle uğraşacak vaktim yok. İşini çabuk yap."

Aslında sürekli farklı şeyler düşünmemin sebebi de belliydi. Ben...korkuyordum.

The Captive • Min Yoongi ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin