Merhaba ;
Öncelikle ismim Jennifer. On sekiz yaşında lise son sınıf öğrencisiyim. Ailemle birlikte Atlanta'da yaşıyoruz.Atlanta Amerika Birleşik Devlet'lerinin Georgia eyaletinin en büyük kenti olmakla yanı sıra , başkentidir. Burada yaşamayı çok seviyorum. Çok güzel bir ortamım,sınıfım var. Okulun Amerikan Futbol takımında amigo kız olmakla yanı sıra takım lideriydim. Erkek arkadaşım Robert ile çok eğlenceli günlerimiz oluyordu. Ta ki ;
Robert'in bakir olmadığını öğrenene kadar .
Bunu öğrenince kendimden geçmişim. Gece olduğunda Papaz Young kilisesine gidip Tanrı ya dua ettim. Hayatta tüm kızların canını yakan ve bakir olmayıp bırakıp giden erkeklerin hepsinin CANI CEHENNEME ! Onlara duyduğum bu nefret kişiseldi. Bu zamana kadar kendimi tek bir kişi için saklamayı başarmıştım. Evleneceğim erkeğinde tek arzusu,tek kadını ben olmalıydım.
O geceden sonra kendimi hep enerjik hissetmiştim. Okula gittiğimde ; Ne olduğunu anlayamadığım bir kalabalık vardı koridorun ilerisinde. Erkekler tuvaletine üşüşmüştü herkes . Hızlıca koştum.
-Çekilin !
-Jennifer bunu görmesen iyi olacak.
Dedi en yakın arkadaşım. Dinlemeyip lavaboya doğru gittiğimde, tavandan akan kanları sonrada cesedin tavandan aşağıya asılı olduğunu gördüm. Boynu paramparçaydı. Bu Robert'ti. Onu öyle görmemle şok geçirmem bir olmuştu. O anda bayılıp kalmışım. Gözlerimi açtığımda bana şaşkın şaşkın bakan suratlar gördüm. Birisi annemdi. Babam ise hemen buradan gitmek, taşınmak için işlemleri başlatmıştı bile.
-Her şey iyiliğin için kızım deyip annem başımı ovuyordu sürekli.Robert'in ölmesini ben istemiştim. Fakat bu olabilirmiydi ? Lanetlenmiş olabilirmiydim ? Tanrı sesimi duymuşmuydu gerçekten ? Anneme doğru dönüp ;
''Sadece okadar kan görünce başım döndü. Ben iyiyim...
Bu söze kendimin bile inandığını zannetmiyordum.
Kendimi iyi hissettikten sonra hastane den taburcu olup evimize geldik. Robert in bütün verdiği hediyeleri fotoğraflarımızı yakmıştım.
Bir an aynanın önünden geçerken ufak bir şey gözüme çarptı. Yatağımın altına atılmış bir kaç eşya...
-Beyaz bir tişört (Kanlar içinde)
-Siyah bir etek.
-Eldivenler.
-Ve halat!
Bunların burada ne işi vardı ; Diye korkuya kapıldım. Hemen onları da alıp arka bahçede teneke kutunun içinde yaktım. Onlar orada yanarken koşarak annemin yanına gidip ağlamaya başladım.
-Bu kasabadan gitmek istiyorum anne hemde derhal !
Robert'in gizemli ölümünün ardından tam bir hafta geçmişti. Çok geçmeden taşınma işlemlerini bitirmiştik. Polisler bu kaçışımızdan bizi sorumlu tuttu. Babam ellerindeydi ama benim kalma gibi şansım yoktu burada artık. Okuldan kaydımı sildirip bir hafta içinde oradan gitmiştim.Zaten United States te üniversiteye başlayacaktım. Bir nevi iyi bir sebeb olmuştu. Anneme ne oldu diye sorarsanız sanırım babamla... Onu yanlız bırakamayacağını, artık büyüdüğümün ve başımın çaresine bakabileceğimi söylemişti.
Bense United States'e yerleştim. Yaklaşık bir aydır buradayım. Yeni okulum yeni arkadaşlar beni bekliyor..
Yan komşum tam bir sapık olmasına rağmen burası yaşanılacak bir yer. Eğer tanrı bana ilahi bir güç lütfettiyse İlk olarak onun kafasını koparmakla başlayacağım. Okul şuan yarı yıl tatilinde. Açılınca yeni bir hayata atılacağım...
Hım bana ne olduğunu merak ediyorsanız ?
-O gece lanetlendim. Nasıl olduğunu bilmiyorum ama BAKİR OLMAYAN ERKEKLER BAŞINIZ BELADA...
******************************************
Merhaba sevgili okurlarım .. yep yeni Eğlenceli Neşeli birazda ürkütücü bir o kadar da aşk ve tutku dolu bir hikaye sizleri bekliyor . Devamı için destek vote ve yorumlarınızı bekliyorum . Merak edenler yorum Bırakabilirler . Ona göre devamını yazacağım...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
LİSEDEKİ VAMPİR
VampireHayatındaki kötü gelişmeler sonucunda ortaya çıkan bir travma.. Jennifer Carter'ın her genç kız gibi bir kurulu düzeni vardı. Tâ ki erkek arkadaşından ihanete uğrayana dek. Yaşamına devam etmek için iki farklı yol önüne serilir , James Chess gib...