Y İ R M İ İ K İ

571 71 90
                                    

Kabuslarımın ortasında, elimden kayıp gitmek üzere olan annemin koluna sımsıkı yapışmışken yatağıma zıplayıp beni sarsan Grace ile uyandım.

"Diana, Diana, Diana!"

İrkilerek gözlerimi açtım. Grace üstüme kravatımı attı. "Geç kalacağız, hadi!"

Söylediği gibi hızlıca kalktım. Üstümü hızlıca giyinirken saçlarımı taramaya zaman dahi bulamadım. Elime geçen tokayla hızlıca topladım fakat pek becerikli olamamış olmalıydım çünkü, binlerce saç tutamı yüzüme düşüyordu.

Çantamı alıp merdivenleri hızlı hızlı inerken, Charlie'ye çarptım. Az daha aşağı sürüklenecekken onu yakasından yakaladım.

"Merlin'in Sakalı! Sakin olun."

"Üzgünüm, Charles. Profesör Sinistra bizi zindanlara kapatmadan önce derse yetişmemiz gerekiyor."

"Size benimle birlikte Bitkibilim almanızı da söylemiştim. Şimdi—"

Grace bileğime yapıştı. Charlie'yi dinleyecek sabrı yoktu elbette. "Kapa çeneni, Charles. Hepimiz Beasent'ı görmek için o dersi aldığını biliyoruz."

"Kapa çeneni. Senin yüzünden Vincent Ryu beni gördüğü yerde, senin yanında dolandığım için kafamı uçuracağını söylüyor. Büyünün etkisi altında olduğundan onu görmezden gelmeye çalışıyorum ama McGonogall şahidim olsun ki bir daha o lanet ellerini üstüme sürerse Zehirli Tentacula bitkisini güzelce bir parşömene sarar, sonra onun o Slytherin kıçına—"

"Tamam, tamam!" İkisini de böldüm. "Dersten sonra görüşürüz, Charlie."

Merdivenleri adeta ikişer ikişer atlarken önce Grace sonra da ben cüppelerimize takılıp az daha yere yuvarlanarak inme tehlikesi yaşadık.

Merdivenleri indikten sonra nefes nefes birbirimize baktık ama koşmaya da devam ediyorduk.

"Neden bunu giydik ki? Bizi yavaşlatıyor."

"Seçmen Şapka'nın bizi Ravenclaw'a koymayarak iyi bir tercih yaptığını biliyordum. Ayrıca çıkartacak zamanımız yok."

Grace yolda Bram'a çarptı. Çocukcağız az daha bir köşeye sürükleniyordu. Astronomi Kulesi'ne çıkarken Grace bir yandan da söyleniyordu. "Bugün ders olduğu tamamen aklımdan çıktı. Normalde Çarşambaları gece yarısı teleskopla çalıştığımızdan sabah saatindeki son sınıflar için teori kısmını unuttum."

Kuleyi çıkarken çantamdan az daha kitaplarım devriliyordu. Neyse ki sınıfa girmeyi başardık.

Anlamadığımsa kuleye ulaştığımızda hiç kimsenin etrafta olmamasıydı.

Soluk soluğa birkaç dakika orada dikildik. Nefeslerimizi düzenlerken Grace ilerleyip etrafa bakındı.

"Hah," dedi. "Sinistra dersi iptal etmiş olmalı."

"O halde neden hiç kimse söylemedi?"

Grace omzunu silkti. Ben sinirliyken o fazlasıyla keyfi yerinde görünüyordu. "Kahvaltı etmemiz için daha uzun zamanımız olacağı anlamına geliyor bu. Açlıktan ölüyorum—"

Grace'i pelerininden çektim. Duyduğum çok kısık sesli gülüşme seslerini işitince onu susturdum. "Şhh. Duyuyor musun?"

Fısıltımla birlikte kaşlarını çatıp etrafa bakındı. Sonra kısık sesle bir kızın sesini duyduk. Bir yandan gülüyor, diğer yandan da bir şeyler anlatıyordu.

Ben kim olduğunu anlamak için daha dikkatli dinlemeye çalışırken Grace'in eli kolumu sıktı. Ona bakınca renginin bembeyaz olduğunu gördüm.

The Flower on The Cemetery // GryffindorHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin