Geceyi dinliyordu Onur. Cırcır böceklerinin sesi her yerden geliyor, hafif bir esinti yüzünü yalıyordu. Deniz'in kokusu burnuna geldi ve derin bir nefes çekti. İnsan böyle bir yerde ölene kadar yaşayabilir diye düşündü. Şehrin kargaşasından trafik gürültüsünden uzakta geçirdiği bu gece bütün duyularını açmış gevşetmişti Onur'u... Balım'a baktı göz ucuyla. Oda kendisinden farklı değildi. Gözlerini gökyüzüne çevirmiş şehirde göremediği yıldızlara bakıyordu. Bir süre daha sessizce geceyi dinlediler. Sessizliği bozan Onur oldu. "Yarın benimle gelecek misin?" "Anlaşmayı imzalarsan neden olmasın." "Herşey tamam da son madde sence de biraz ağır değil mi?" "Dedim ya sen bilirsin. Kabul etmemekte özgürsün." Bir süre daha düşünen Onur kararsızlık içinde başını sağa sola salladı. Denemeye değerdi. Şayet yapamazsa bırakırdı. Bakışlarını karşısında ki sandalyede oturan kadına çevirdi. Turuncu saçlarını serbest bırakmış, omuzlarına aldığı şala sıkıca sarılmıştı. İşte bu da gecenin suçuydu. Çünkü kadın cennetten bir manzara gibi görünüyordu...