Genç adam, üzerine geçirdiği siyah kıyafetlerle gecenin içinde kaybolmuşken ormandan sonunda çıkabildiği için mutluydu. Bir eli deri ceketinin cebinde diğer eli kulağında tuttuğu telefondaydı.
Koşa koşa terk ettiği orman ve şimdi çıktığı yol onun kolay bir şekilde aşabileceği türdendi. Sabah olsa fark edilmeden asla çıkamayacağı şehirden gece çıkması o kadar da zor olmuyordu.
Sıradan olsa belki daha da kolay olurdu ama baş vampirin sağ kolu olmak onun hayatını kısıtlıyordu. Sürekli onun yanında olup ona yardım etmesi gerekiyor, acil durumlara ilk o koşuyordu.
Görünen buydu. Ama genç adamın yaptığı asıl şeyin bununla bir alakası yoktu. O baş vampire körü körüne hizmet etmek yerine bulunduğu konumdan yararlanıp arkadaşına yardım ediyordu. Tabi arkadaşına ettiği yardımın büyük oranda tüm vampirlere hizmet olduğunu o da biliyordu. Her şey vampirliği kucaklayacak yeni bir gelecek içindi.
Yaklaşık elli yıldır süregelen bu sistem çoğunun canına tak etmişti. Ama tabiki baş vampirin uydurduğu yalan dolanlar birçoğunu kandırmaya yetmişti. Büyük bir kesim de körü körüne ona inanıyor, onu destekliyordu.
"Geliyor musun?"
Telefonu açar açmaz konuşan arkadaşını hızlı bir şekilde yürürken cevapladı.
"Geliyorum, telefonu kapatınca on dakikaya insanların arasına girmiş olurum. Bara mı geleyim?"
"Aslında senden bir yardım isteyecektim."
Karşı tarafın göremeyeceğini bilse de başını salladı genç adam. Arkadaşını kıracak değildi. Şimdiye kadar kimin yardıma ihtiyacı varsa herkes istisnasız ona koşmuştu. "Konum at."
_____________________
Changbin, oturduğu bankta yeri izleyerek arkadaşının gelmesini bekliyordu. Konumu atalı on dakikayı biraz geçmişti. Arkadaşının her an yanına ulaşabileceğini bildiği için her geçen saniye sabrının tükendiğini hissediyordu. Yapacakları şey onu, başındaki küçük ve gereksiz bir beladan kurtacaktı.
Hissettiği hisle arkasını döndü ve biraz ileride kendisine doğru gelmekte olan arkadaşına baktı. Onun için endişelenmiyor değildi. Sonuçta baş vampirin yanında olan oydu.
Changbin'se şimdilik sadece kaçıyordu çünkü yakalandığı an kendisini öldüreceklerini çok iyi biliyordu.
Arkadaşının kendisine yaklaşmasıyla kollarını açtı ve ikilinin arasında kısa süreli bir sarılma gerçekleşti.
"Seni görmek iyi geldi."
Arkadaşından gelen sözle gülümseyerek onun sırtını patpadı Changbin.
"Seni de öyle. Biliyor musun aklım hep sende kalıyor Minho. Sana güveniyorum ama bir şey olur diye ödüm kopuyor. Benim yüzümden sana zarar gelmesini asla istemem."
"Bir şey olmayacak." diyerek geçiştirdi Minho. İşler göründüğünden daha zor olsa bile pes etmeyi düşünmüyordu.
"Var mı yeni haberler?"
"Vampirlerden birisi seni gördüğünü söyledi."
"Sonra?"
"Ama işte o kalabalıkta kaybetmiş seni. Sonradan ben üzerine gidince tam olarak emin olmadığı hakkında bir şeyler geveledi. Biliyorsun baş vampirle görüşmek için önce benim bunun konuşulmaya değer bir konu olduğuna karar vermem gerekiyor."
Başını salladı Changbin. İşte bu yüzden bugüne kadar hiç yakalanmamıştı. En ufak bir harekette Minho ona haber veriyor, siyah saçlı da onlardan kaçmanın bir yolunu bulup bir anda ortadan kayboluyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Blood | Changlix ✓
Fanfiction[TAMAMLANDI] "Senden beslenmeme izin verirsen seni her şeyden korurum ama izin vermezsen bu benim için de kötü olur, senin için de. Ben kan içemediğim için ölürüm seni de o adamlar öldürür. Karar senin. Bize yardım etmek senin elinde Felix." -Kan, h...