34. Bana ki(m) olduğumu unuttur.

2.4K 204 174
                                    

Sessizliğin olmasına izin veriyorum, tek istediğim oy...
_______________________________

Kucağındaki Felix'i yatağın üzerine bıraktı Changbin. Meraklı gözlerle kendisine bakan eşine göz kırpıp onun ifadesiz yüzünden ne anlaması gerektiğini kavramaya çalıştı ancak en ufak bir şey sezemedi. Mutlu muydu, heyecanlı..? Belki de ürküyordu ama bunu iyi saklıyordu.

Siyah saçlı kapıya ilerledi ve her ihtimale karşı odanın kapısını kilitledi. İşte küçüğün yüzündeki ifade şimdi ciddileşmeye başlamıştı. Gardını bu kadar çabuk indirmesi hem tuhaf hem de hoştu. Felix'in bu denli narin olması Changbin'deki baskınlık dürtüsünü iyice açığa çıkartıyordu. Bunun hoşuna gittiğini rahatlıkla söyleyebilirdi.

Oda kısa bir süre daha sessizliğe gömüldü. Changbin dolabın kapağını açarken Felix onun ne yapmaya çalıştığını sorguluyordu. Eşinden 'farklı şeyler' yapacakları hakkında duyduğu sözden korkmalı mıydı yoksa?

"Changbin? Ne arıyorsun?"

"Bir saniye bebeğim." Birkaç saniye daha dolabı karıştırdıktan sonra dolaptan çıkardığı siyah kravatı Felix'e gösterdi. "İşte buldum."

"Onu ne yapacağız?"

Changbin cevap vermedi. Bunun yerine Felix'in yanına gidip onu yatağın başlığına doğru yaklaştırdı ve neredeyse simsiyah olan gözleriyle, Felix'in mavileşmiş gözleri buluşturdu. Anlaşılan bu onu biraz tedirgin etmişti. Fakat Changbin'in bu yoldan dönmek istediği falan yoktu. O Felix'i istiyordu, Felix'in kendisine ait olduğunu hissetmeyi onun da bunu en derin şekilde hissetmesini istiyordu. Aklının köşesine bunu not etti. Yaşadığı süre boyunca eşiyle daha sık sevişmeliydi.

Kravatı elinden bırakmadan Felix'in kazağını çıkardı. Küçüğün bembeyaz teninin ortaya çıkması Changbin'i yine etkilemişti. Eşi hayranlık duyulmayacak gibi değildi, her zerresine hayrandı Changbin. Tabi bu hayranlık sadece bedensel değildi.

"Ellerini ver."

"O gözlerin şu an beni korkutuyor." diye mırıldandı Felix. Changbin'in gözlerinin daha önce hiç bu denli siyah olduğunu görmemişti.

"Felix, ellerin."

"Hayır... İstemiyorum." Felix'in sesi yine çekingendi. Ellerinin bağlamasını düşünmek bile bir anlığına saçma gelmişti. Changbin ellerini bağlarsa neredeyse tamamen savunmasız kalacaktı. Bu biraz ürkütücü değil miydi..?

"Bir kez daha söylemeyeceğim."

Changbin'in otoriter çıkan sesine karşı şaşkınlıkla ona baktığında eşinin başını salladığını görüp ellerini yavaşça ona uzattı.

Büyük olan yüzüne sırıtma benzeri bir gülümseme yerleştirdi ve eşinin ellerini, kravatı kullanarak yatak başlığına bağladı.

"Ne düşünüyorsun bilmiyorum ama bundan hoşlanmadım."

"Daha başlamadık bile, birazdan seveceğine eminim."

"Bunu nasıl yapıyorsun?" Felix'in sorduğu soru, Changbin'in ince ve romantik bir adamdan çıkıp şimdi bu ürkütücü hale gelmesinin nedeniydi. İlk sevişmeleri böyle olmamıştı, Changbin hiç böyle soğuk bakmamış, psikopatça gülmemişti. Ellerini de bağlamamıştı tabi. Bu el bağlama işi onu hâlâ çaresiz hissettiriyordu.

Changbin onun neyden bahsettiğini anlamıştı.

"Benden korkma bebeğim, ben sana bu dünyada zarar verecek olan son kişi bile değilim."

Felix'in cevap vermesini beklemeden dudaklarını birleştirdi. Sert değildi, oldukça tutkuluydu ama Felix ellerinin bağlı olmasını o kadar tuhaf karşılamıştı ki eşinin öpüşüne dahi karşılık vermeyi unutmuştu. Changbin kendisini bu şekilde tutkulu öperken Felix'in elleri genelde onun ensesindeki saçları okşardı ama şimdi küçük olan hiç bir şey yapamıyordu. Elleri o lanet yatak başlığında bağlıydı.

Blood | Changlix ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin