"Eğer dönüşmek istiyorsan bunu içmek zorundasın."
Felix'in gözleri bardakla Changbin'in yüzü arasında gezindi. Kendisini içmesi için bekleyen, kıpkırmızı kanla bakışmak onu biraz tuhaf hissettirmişti. Bu Changbin için normal bir şey olabilirdi ama Felix vampir değildi. Eğer bu bir şakaysa ve Changbin sadece kendisini deniyorsa boşuna içmiş olurdu. Kandırılmak istemiyordu.
"Yani bunu içersem vampir mi olacağım? Gerçekten mi?"
Changbin başını salladı. Sevgilisinin fazla hevesli duran hali onu korkutmuştu. Cidden içecek miydi? Meraklı bakışları onu izlemeye devam etti.
Ve Felix bardağa uzandı.
"Yok artık, bunu yapmazsın diye düşünmüştüm." Changbin'in bardağı geri çekmesi yüzünden yerinden fırladı Felix.
"Yapacağım bardağı ver."
"Tadı çok iğrenç ama."
"Tekte içerim, sorun yok." Changbin ona inanamadığını çok açıkça belli eden bir yüz ifadesiyle bardağı sevgilisine uzattı. "Teşekkür ederim."
Gülümsedi Felix. Bardağı burnuna yaklaştırıp kokladı ve dudaklarını ısırdı.
"Bunu içince hemen bir şey olacak mı? Kendimi hazırlayayım."
"Hiçbir şey olmayacak. Sadece içtikten sonra uyusan iyi edersin. Vücudun değişime uğrarken enerjini ne kadar koruyabilirsek o kadar iyi."
Başını salladı Felix. İçmeden önce yatağına oturdu ve büyük olanın şaşkın bakışları içinde bardaktaki tüm kanı içti. Zafere ulaştığını belli edercesine yüzüne yerleşen gülümsemeyle sevgilisine göz kırptı. Bardağı komidinin üzerine bıraktı ve yatağına yerleşip gözlerini kapattı.
Onun bu rahat halini izleyen Changbin kendi kendine başını salladı. Belki de her ikisi için de en iyisi bu olacaktı. Felix'in fiziksel olarak dayanaklı bir hale gelmesi kendini koruması açısından daha iyiydi. Büyük olan her ihtimali düşünmüştü.
Felix, Changbin'in sevgilisi olduğu sürece tehlikeden kurtulmuyordu. Bir sürü ihtimal vardı. Changbin'e zarar vermek amacıyla Felix'e zarar verebilirlerdi ama onu dönüştürürse kendini koruma ihtimali yükseliyordu. Siyah saçlıyı cezbeden de bu olmuştu zaten, Felix'in ısrarları değil. Onun ısrarları Changbin'in kararsızlığını alt etmişti.
Felix olabildiği kadar güçlü olmalıydı. Buna karşılık Changbin kendi canı pahasına onu korurdu.
Yatağa uzandı, sevgilisinin yanağına küçük bir öpücük bırakıp burnunu onun saçlarına gömdü.
______________________
Bulunduğu yerden, eskimiş bankta tek başına oturan çocuğu izledi. Üzerinde çok fazla kalın olmayan bir ceket vardı. Bu havada neden buraya geldiği hakkında en ufak bir fikri yoktu. Üstelik hava neredeyse kararmak üzereyken burada olmak pek mantıklı değildi. Sabah insanların kafa dinlemek için geldiği park, akşamdan sonra çocuğunlukla sarhoşların duraklarından birisi olurdu.
Yavaş adamlarla onun yanına ilerledi. Hiçbir şey söylemedi. Tıpkı onun gibi uzağa dikti gözlerini ama yanındaki beden kendisini fark ettiği için sessiz kalmasına pek izin vermedi.
"Burada ne yapıyorsun?"
"Seni görmek istedim." Hyunjin hep dürüsttü. "Annen aceleyle evden çıktığını söyleyince ne olduğunu merak ettim."
"Bir şey olmadı aslında, hava almak istedim."
Uzun olan başını salladı. Yanındaki çocuğun doğru söylemediğine neredeyse emindi ama bir şey söylemedi. Üzerindeki montu çıkartıp yanındaki çocuğun omuzlarına bıraktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Blood | Changlix ✓
Fanfiction[TAMAMLANDI] "Senden beslenmeme izin verirsen seni her şeyden korurum ama izin vermezsen bu benim için de kötü olur, senin için de. Ben kan içemediğim için ölürüm seni de o adamlar öldürür. Karar senin. Bize yardım etmek senin elinde Felix." -Kan, h...