"Tek yapmamız gereken olanları sakin bir şekilde onlara anlatmak, bu kadar. Hiçbir sorun çıkmayacak, söz veriyorum." dedi Felix.
Jisung onu desteklediğini belli edercesine omzunu patpatladığında Minho ikisinin bu rahat haline karşı şüpheci bir tavırla konuştu.
"Seungmin'i anlıyorum da Hyunjin ne alaka?"
"Seungmin'in biricik sevgilisi o. Seungmin kolay kolay kimseye sevgi beslemez, Hyunjin'in iyi birisi olduğuna eminim."
"Jisung'a katılıyorum."
"Siz hep birbirinizi destekliyorsunuz zaten." dedi Jeongin. Onların bu hâli hoşuna gitmiyor değildi. Chan'ın dizinden kalkıp o ikisinin arasına girdikten sonra hiç cekinmeden kollarını onların omuzlarına doğru attı. "Arkadaşlığınızı çok seviyorum, beni de aranıza alın."
"Alalım." dedi Felix. Jeongin'i sevdiğini her şekilde söylebilirdi. Araları gerçekten iyiydi. Özellikle son zamanlarda arkadaşlık duygularının daha da pekiştiğini hissediyordu.
Jisung geleli belki çok olmamıştı ama onların da yeterince iyi olduğu söylenebilirdi.
"Zaten geliyorlar bile, bu saatten sonra ne konuşsak boş." dedi Chanbin.
O hiçbir zaman Minho kadar şüpheci olmamıştı. Minho'nun ciddi anlamda sınırları vardı ve kolay kolay bu sınırları geçmeyi aklından bile geçirmezdi. İnsanlarla yakın olmamak bunların başındayken Jisung'la karşılaşınca her şey bir anda değişmişti. Minho ondan ne zaman etkilendiğini bile anlayamamıştı oysa ki.
"Rahatla biraz." dedi Jisung. Jeongin'den nazik bir şekilde ayrılıp sevgilisine yaklaştı ve onun saçlarını karıştırdı. "Sorun olmayacak."
Minho, Felix ve Jisung'un bu denli kararlı olmasına karşı diyecek bir şey bulamadı. Onlara güvenmek zorunda olduğunu hissettiği için "Pekala." dedi.
Jisung'un kendisini küçük bir öpücükle ödüllendirmesinsen sonra çalan kapıyla yerinden fırlayan ikiliyi izledi.
"Sakin olun, onları korkutacaksınız." dedi Chan. Yüzünde bir gülüş vardı. Bu şekilde fırlayıp kapıyı da aynı şekilde açacaklarını düşündüğünde onların refleks olarak korkacağı çok açıktı. Jisung ve Felix, kapıyı açtıktan sonra Seungmin'in boynuna atlayıp onu neredeyse yere düşürecekken Seungmin de onlara şaşkınlıkla karşılık verdi. Unutulduğunu düşünmüştü.
"Siz ikinizin bir haltlar karıştırırken beni unuttuğunu sanıyordum." diyerek duygularını anında itiraf etti.
Hyunjin kenarıda gülümseyerek onları izliyordu.
"Unutmadık tabiki! Nasıl böyle şeyler düşünürsün?"
"Ben sizi aramasam aramıyorsunuz bile. Bu durumda siz ne düşünürdünüz?" dedi Seungmin. Sesi biraz hüzünlü çıktığında ikili ondan ayrılıp üzgün bir yüz ifadesi takındı. Seungmin'i ciddi anlamda ihmal ettiklerinin farkındaydılar ve bunun için bir bahane ileri sürmek istemediler. "Çok özür dileriz, haydi içeri geçelim duyacaklarından sonra bize tekrar hesap sorarsın."
Seungmin uzatmadan başını salladı. Hyunjin'in elini tutup onunla beraber içeri geçerken Jisung ve Felix birbirine kaş göz işareti yaparak gülüyorlardı. Arkadaşlarının bu halinin her ikisi için de bir hayli tuhaf olduğu hareketlerinden belliydi.
"Gülmeyi kesin, komik bir şey yok."
"Tamam tamam." dedi Jisung. Ağzına bir fermuar çekiyor gibi yapınca Felix de onu taklit etti.
Birkaç adım sonrası oturma odasına çoktan gelmişlerdi. Kapıdan girince karşılaştıkları kalabalık yeni gelen ikiliyi birazcık şaşırtmıştı. Sadece Felix ve Jisung'un olacağını düşünürlerken burada daha önce hiç görmedikleri yüzler vardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Blood | Changlix ✓
Fanfiction[TAMAMLANDI] "Senden beslenmeme izin verirsen seni her şeyden korurum ama izin vermezsen bu benim için de kötü olur, senin için de. Ben kan içemediğim için ölürüm seni de o adamlar öldürür. Karar senin. Bize yardım etmek senin elinde Felix." -Kan, h...