"Alo?" dedi Changbin telefonu cevaplandırırken. Hattın öbür ucundaki arkadaşının nefesini seslice verdiğini duyduğunda kaşlarını çattı. Bir sorun mu vardı? "Minho, iyi misin sen?"
"Ben iyiyim, sizin için korktum sadece. Sesini duyunca rahatladım."
Rahatlama sırası Changbin'deydi. Minho'nun kendisini görmeyeceğini bilmesine rağmen başını salladı ve yüzünde hafifçe oluşan gülümsemeyle tekrar konuştu.
"Anlatsana. Neler oluyor?"
"Baş vampir bu sefer çok kararlı görünüyor. Şehre sırayla belli bir grup olarak vampirleri gönderiyor. Seni ve Chan'ı bulup cesedini getireni veliaht yapacağını duyurdu. Bu yüzden herkes çok hırslı. Lütfen dikkat edin. Başvampir sanki benden de şüphelenmeye başladı o yüzden yanından ayrılmama pek izin vermiyor. Anca arayabildim seni."
"Anladım." dedi siyah saçlı. Her geçen gün olayların biraz daha ciddileştiğini görebiliyordu. "Artık orada daha fazla kalmanı istemiyorum, kaç oradan."
"Ne?"
"Böyle giderse yakalanacaksın."
"Yanınıza gelirsem de yakalanabilirim. En en azından böyle diğerlerini etrafımızda topluyorum. Size haber veriyorum."
Haksız sayılmazdı.
"Haklısın..." dedi Changbin. Arkadaşını her ne kadar yanında istese de yapacak bir şeyi olmadığı için susmak zorunda kaldı. "Kaç kişi oldunuz?"
"Çok sayılmaz, üç yüz belki... Aslında çoğu başvampirden bıktı ama herkes korkuyor, tabi bir de bu tahta çıkma olayı olunca biraz geri dönüşü olmayan bir yola giriyorlar. Birisine yaklaşmadan önce emin olmaya çalışıyorum. Yaşı geçkin vampirler çok nadir oluyor zaten, yanımızda olanların neredeyse hepsi genç vampirler."
"Öyle olduğunu tahmin ediyordum."
"Evet."
"Peki bizim yapmamız gereken bir şey var mı? Ne zamana kadar sürer bu?"
Bir süre düşündüğünü belli edercesine mırıltılar çıkardı Minho.
"Ben size haber verene kadar dışarıda çok görünmeyin. Seni arayanlar zaten hırslarından dolayı bireysel arıyor. Bir şey olursa halledersin diye tahmin ediyorum."
"Az önce bir tanesini öldürdüm, ben de senin gibi düşündüğüm için en azından yarına kadar evi değiştirme gereği duymadım. Sabah olunca ortadan kaybolurlar o zaman başka bir eve geçeriz."
"Tamam." dedi Minho. "Başka sorun yoksa kapatayım ben."
"Yok, görüşürüz. Kendine dikkat et lütfen."
"Siz de dikkat edin."
Telefon kapandı. Changbin dudaklarını ısırarak düşünceli bir halde Felix'e baktı.
"Ne olmuş?"
"Anlatacağım ama diğerlerini de çağırayım, hep beraber duyun."
"Tamam." dedi Felix.
_______________________
Birkaç gün sonra...
Ortalık sonunda oldukça durulmuş, dörtlü başka bir eve geçmişti. Felix iki gündür okula gitmemişken Changbin'in Felix'i yanından ayırmak gibi bir niyeti yoktu. Onu yanında gören bir vampir olduysa sevgilisine zarar verebilirdi. İster istemez korkuyordu.
O gün o olaydan sonra neyse ki başka bir vampirle karşılaşmamışlardı. Bar tam dört gündür kapalıydı, böyle giderse açılacak gibi de durmuyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Blood | Changlix ✓
Fanfic[TAMAMLANDI] "Senden beslenmeme izin verirsen seni her şeyden korurum ama izin vermezsen bu benim için de kötü olur, senin için de. Ben kan içemediğim için ölürüm seni de o adamlar öldürür. Karar senin. Bize yardım etmek senin elinde Felix." -Kan, h...