1. Onları bırak yoksa bu velet ölür.

7.6K 436 458
                                    

Ağaçların gölgelerinin sokaklardaki lambalar sebebiyle kaldırımlara düştüğü gecelerden biriydi yine. Havada ürpertici bir soğuk vardı. Soğuğu ürpertici yapan verdiği buz gibi hissiyat değil de rüzgarın uğultulu sesi ve kapalı olan gökyüzüydü. Yağmur yağacağı hem bulutlardan hem de dakikalık sürelerle kendini belli eden şimşeklerden belliydi.

Genç çocuk, elindeki kitaplara daha sıkı yapışıp boştaki eliyle boynunda sarılı olan atkıyı burnuna kadar çekti ve adımlarını hızlandırdı. Bu saatte dışarıda olması -başına gelenlerden sonra- delilik değil de neydi? Korkuyordu. Her an ölecekmiş gibi hissediyor ve bu hissine engel olamıyordu.

Karşısındaki insanlar anlayışlı olsa ve borcunu ödemesini beklese bu kadar da sorun yaşamazdı. Neden anlamıyorlardı? Oysa en başından ne kadar da iyi insanlara benziyorlardı.

İçinde bulunduğu durumu bir kez daha düşünmesiyle içindeki korku tamamen arttı.

Sanki her an etrafında birisi vardı ve onu takip ediyordu. Olduğu yerde durdu. Cesaretini toplayıp hafifçe arkasına döndüğünde sokağın boş olduğunu görmesiyle az da olsa rahatladı.

Onları en son birkaç gün önce gördüğünü düşündüğünde paranoyaklaşmadığından emindi. Sürekli etrafındalardı ve kendisini izliyorlardı.

Yumruğunu sıktı, yürüyerek başlamadı bu sefer. Resmen koşuyordu. Bir an önce evine girecek ve en azından bir süreliğine güvende olacaktı.

Ama öyle olmadı...

Birkaç sokağı arkasında bıraktığında ara sokaklardan birinde onlarla karşılaştı. Burada kimse yoktu... Onlar ve genç yalnız başınaydı.

Elindeki kitapları yere düşürdü. Koluna yapışan el genç çocuğu sertçe duvara yapıştırdı.

Üç kişi olan bu serserilerden en uzun olanıydı bunu yapan. Gözlerindeki bakış bile korktucuydu.

Ellerinin üzerine konulan ellerle duvar ve bu adamın arasında kalan küçük ağlamaya başladı. Tutamıyordu kendini, korkusu buna engeldi. Bağırsa kendine zarar vermekten başka bir şey yapmayacağından da emindi. Adamların arasında mavi saçlı olanın beline dayadağı bıçağı hissedebiliyordu. Ölecekti, eğer burada bugün ölmezse yarın ya da öbür gün mutlaka bu adamlar yüzünden ölecekti.

"Bı-bırakın beni." dedi titreyen sesiyle. Sesi fazla güçsüzdü.

Kendisinin de sesinden farkı yoktu gerçi.

Uzun olan adam güldü ve gencin elinin üzerine yerleştirdiği elin birini çekip onun çenesine yerleştirdi ama genç buna izin vermedi. Anında başını çevirdi boşta kalan eliyle adamı itmeye çalıştı.

Köşede durmuş sadece olayı izleyen adam ise dalga geçerek "Şuna bakın hele, gücünün yeteceğini sanıyor." dedi.

"Bırakın beni gideyim." diye tekrarladı genç.

"Borcunu ne zaman ödeyeceksin?"

"Biriktiriyorum... Çalışmaya başladım."

"O kadar parayı biriktirebileceğini mi sanıyorsun? Sana farklı yollardan ödeyebileceğini söyledik."

Uzun olanın imalı konuşmasını diğer ikili de onaylarken genç olan "Asla." dedi. Sesi bu sefer o kadar da güçsüz değildi.

"Öyleyse ya parayı ver, ya da öl. Aksi takdirde-"

"Ne yaparsın?"

Sokakta duyulan sesle üçlü kendince zayıf buldukları genci bırakıp kendilerine seslenen adama döndü.

"Sana ne oluyor? İşine bak."

Uzun olanın sertçe konuşmasına üzerine yeni gelen bu adam, adımlarını sakince onlara doğru attı ve tereddüt bile etmeden adamın suratına yumruğunu geçirdi.

Her şey o kadar hızlı olmuştu ki ne bu üç serseri ne de duvarın köşesine sinmiş olan genç anlamıştı bunu. Sessizce ağlıyor ve olanları seyrediyordu. Yeni gelen adama her ne kadar minnet duysa da ona zarar gelmesini istemiyordu.

Buna karşılık korktuğu için titreyen bacakları kalkmasına yardım bile etmiyordu.

"Yapmayın lütfen, ona dokunmayın!" diye bağırdı sonunda. Yapabileceği tek şey bu gibi görünüyordu. Tek kişi, üç kişiyi nasıl alt edebilirdi ki? Üstelik bu adam diğerlerine göre yapısal olarak daha zayıf görünüyordu. Boyu kısaydı. Gecenin ortasında lambalar olmasa karanlıkta rahatça kaybolacağından şüphe yoktu.

Mavi saçlı adam, genci kurtarmak için gelen siyah saçlının üzerine atıldığında siyah saçlı eğilip tekmesini adamın göğsüne geçirdi. Bu adam çok mu hızlı hareket ediyordu yoksa gencin gözleri ona oyun mu oynuyordu?

Yere yapışan iki adamın ardından diğerinin afallamış bakışlarına aldırmadan onu kendine çekip kafa attı.

Tabi diğer ikili o sırada tekrar ayaklanmış, iki yandan bıçaklı bir saldırı düzenlemişti. Ortada kalan siyah saçlının son derece sakin olması gencin gözünden kaçmıyordu.

Kısa boylu bir anda sağdakinin eline tekme atıp soldakinin bıçağını tuttu. Mavi saçlı şaşırmış görünüyordu. Elinden kan damlayan bu adam resmen bıçağı sıkmaya devam ediyordu.

Bıçağı döndürerek elinden aldı ve uzakta bir yere doğru fırlatırken mavi saçlının boğazına yapıştı. Uzun boylu, siyah saçlının bacağına vurup onun dengesini kaybetmesini sağlarken kısa olan onlarla boğuşmaya devam etti. Yerde yatan diğeri de yattığı yerden kalkmış ama daha iyi bir çözüm düşünerek duvarın dibinden ağlayarak kendilerini izleyen gence ilerlemişti. Onun kaçmasına fırsat izin vermeden bıçağı boğazına dayamıştı.

"Onları bırak, yoksa bu velet ölür."

Üç serseri kendi arasında gülmeye başladı. Siyah saçlı ise içinden küfrederek yavaşça onları bıraktı ve ayağa kalktı. Küçüğün neredeyse şoka girdiğinin farkındaydı.

"Size bir teklif, onu bana bırakın ve gidin. Yoksa zarar görecek olan sizlersiniz."

Üçlü bir kahkaha daha patlattı.

"Bunu bu halinle mi söylüyorsun?"

"Pekala." dedi kısa saçlı.

Saniyeler içinde arkasındaki ikiliyi sadece iterek karşı duvara yapıştırdı. O kadar sert çarpmışlardı ki duvara çarptıklarında duyulan ses sokağı inletmişti.

Uzun saçlı kolunu tutarak kıvranmaya başlarken mavi saçlı çoktan bayılmış görünüyordu.

"Bırakıyor musun?"

Adam gördükleri karşısında korkuyla başını sallayıp geriledi. Kısa boylu duvarın dibine oturmuş olan çocuğa yaklaşırken diğer adamın gittiğinden emin oldu.

"Ağlama." dedi usulca. Kanın boyadığı elini saklayıp diğer elini ona uzattı. "Kalk."

"Ben... Çok-çok teşekkür ederim."

"Teşekkürü sonra edersin." dedi adam. Elini kavrayan ele bakarken yüz ifadesini bozmadı ve onun kalkmasına yardım etti. Kitaplarını toplamak için eğileceğini görüp ona engel oldu ve eğilerek yerdeki kitapları topladı.

"Elin iyi mi? Ve sen onları nasıl-"

"Sessiz ol." dedi siyah saçlı. "Sadece gidelim buradan."

________________________

Yeni bir ficle herkese merhaba! Evet vampirli bir fici uzun zamandır yazmak istiyordum şimdi oldu, umarım beğenirsiniz:')

Her neyse uzatmaya gerek yok.

Yorumlarınızı ve oylarınızı eksik etmezseniz sevinirim. Onlar benim için çok önemli.😘

Blood | Changlix ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin