Chan, Felix'in az önceki kötü haline karşı birden ayaklanmasını hem şaşkınlık hem de endişeyle baktı. Gelen o değilse büyük bir yıkım gerçekleşecek demekti.
"Kim olduğunu kontrol etmeden açma sakın." diye seslendi ardından. Onun yanına gidene kadar Felix çoktan kapıyı açmış olurdu. Riske artamazlardı, başka bir vampiri içeri almak istemeyecekleri konusunda herkesin hemfikir olacağından emindi.
Chan yerinden kalktı ve hızla kapıya ilerledi. Bu sırada Jeongin de koridora çıkmış, Jisung ve Minho'nun bulunduğu odanın kapısı açılıp Jisung ortaya çıkmıştı.
"Changbin!" ilk başta Felix'in sesi duyuldu. Kırmızı saçlı heyecanla kapıyı açıp anında gördüğü adamın boynuna atladı. Changbin ona engel olmadı, bir şekilde kendisiyle beraber Felix'i de içeri sokup kapıyı kapatmayı başardı ve eşine sarıldı.
O sırada diğerleri de oldukça heyecanlı ve mutlu görünüyordu fakat çifti bölmek istemedikleri için şimdilik uzaktan izlemeyi tercih etmişlerdi.
"Çok korktum." dedi Felix. Az önce üzüntüden ağlayan gözleri şimdi sevincini gösteren gülümsemesi yüzünden kısılmıştı. Changbin'in kokusunu içine çekti. "Ama sen geldin. Bir daha sakın gitme Changbin, beni yalnız bırakma."
"Buradayım." Gülümsedi Changbin. Gözlerini arkadaşlarında gezdirdi, onlara başıyla küçük bir selam verip eşine döndü. "Bir yere gitmiyorum, yanındayım bebeğim."
"Bu gerçek değil mi?" dedi Felix. Hızla geri çekildi ve ellerini Changbin'in yanaklarına koydu. O içinde bulunduğu durumun gerçekliğini anlamaya çalışırken herkesin dikkati bir anda Felix'in kanla kaplanmış ellerine ve kollarına kaydı.
"Felix bu ne?" Changbin yanağındaki eli tutup aşağı indirdiğinde küçük olan kolunu çekerek onu arkasına sakladı.
"Bir şey değil."
Siyah saçlı kaşlarını çattı. Felix'in gözlerini kaçırmasına karşı onun kolunu tekrar tutup yaptığı şeye baktı.
"Neden yaptın? Ben seni korumaya çalışıyorum ama sen kendine zarar mı veriyorsun?"
"Boş ver artık, hiçbir şey olmadı zaten. İyiyim ben."
Felix'in yaptığı şeyi sanki çok normal bir şeymiş gibi geçiştirmeye çalışması büyük olanı hem sinirlendirmiş hem de üzmüştü. "Ama insan olsaydın olabilirdi."
"Changbin-"
"Hayır." dedi Changbin. "Ne olursa olsun bir daha bunu yapmıyorsun, ben de seni böyle görmüyorum. Hangi akla mantık yaptın zaten bunu da anlamıyorum."
Küçük olan suçlu bir çocuk edasıyla başını yere eğdi. Changbin'in kızmakta haklı olduğunu biliyordu.
"Ben sadece... senin yanına gelmek istedim. Sen beni şimdiden özlediğini söyledin." Hatırladığı kabusla gözleri tekrar doldu. "Berbat hissettim."
"Şşh, tamam." Kollarını tekrar Felix'e sardı Changbin. "Ağlamak yok."
Küçük olan başını sallayıp burnunu çekti.
Changbin bir süreliğine eşinden ayrılıp arkadaşlarıyla kısa bir kucaklaşma yaşadı ve onlarla da sevincini paylaştı.
"Biz gidelim o zaman, sen onunla ilgilen." dedi Chan. Changbin'in kendisini onaylamasıyla Jeongin'i de alıp oturma odasına geçti.
"Minho nasıl?" diye sordu Changbin.
"Hâlâ uyanmadı ama yaralarına baktık biz."
Changbin başını sallayıp eşine döndü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Blood | Changlix ✓
Fiksi Penggemar[TAMAMLANDI] "Senden beslenmeme izin verirsen seni her şeyden korurum ama izin vermezsen bu benim için de kötü olur, senin için de. Ben kan içemediğim için ölürüm seni de o adamlar öldürür. Karar senin. Bize yardım etmek senin elinde Felix." -Kan, h...