Genç adam koridorda sabırsızca bir ileri bir geri gidip duruyordu.
Karşısındaki masada oturan sekreter kadın ayağa kalktı ve yanına gelerek koridorun sonundaki odayı işaret etti.
"Doktor Pelin Hanım sizi bekliyor."Kadını başıyla onaylayıp odaya doğru yürümeye başladı. Bunu yapmaya asla hazır değildi, zaten buraya da babasının zoruyla gelmişti.
Kapının önünde durduğunda bir süre öylece bekledi. Güya tedavi olmasını istiyorlardı ama biliyordu ki işe yaramayacaktı. Gün geçtikçe daha kötü olacak her gün vicdan azabıyla biraz daha ölecekti. En sonunda dayanamayıp bütün bu acılara kendisi son verecekti.
Son bir kez derin bir nefes alıp kapıyı tıkladı ve içeri girdi.
Doktor kendisini görünce oturduğu sandalyeden kalktı ve onu karşıladı." Hoşgeldiniz."
" Hoşbuldum."Doktor koltuklardan birini işaret etti.
"Buyurun, oturun lütfen."
Adam gösterdiği yere oturduktan sonra kendisi de tekrar sandalyesine oturdu ve önündeki defterden temiz bir sayfa açtı." Pars Bey'di, değil mi?"
" Evet."
" Nasılsınız Pars Bey?"
" Hiç olmadığım kadar kötü."
" Kendinizi bu kadar kötü hissetmenizin sebebi ne?"
" Kendi içimde kendime itiraf edemediğim şeyi size nasıl anlatırım hiç bilmiyorum. "
Bir yandan konuşuyor bir yandan elleriyle oynuyordu.Doktorun gözü elindeki, bileklerindeki ve kollarındaki yaralara takıldı. Daha sonra sormayı aklının bi köşesine yazıp anlatmasını bekledi.
" Sizinle açık konuşacağım. Buraya kendi isteğimle gelmedim. Eğer herhangi bir tedavinin işe yarayacağını bilsem zaten uygulardım. Ama ne size derdimi anlatmam ne de herhangi bir ilaç benim acımı azaltmayacak."
Bu cümleyi kurarken içten içe kendine gülmüştü.
Acı... Bir zamanlar anlamını bile bilmediği bir kelimeydi."Eğer bu kadar umutsuz olursanız zaten başarılı olamayız. İyileşmeyi ilk önce sizin istemeniz gerek."
Bu defa doktorun da görebileceği bir şekilde gülümsedi.
"İyileşmek? Öyle bir derdim yok benim. Sizin gözünüzde iyileşmem demek, onu unutmam demek. Ama ben onu asla unutmayacağım. Eğer iyileşmek onu unutmaksa ben asla iyileşmeyeceğim.""Kimden bahsediyorsunuz?"
Genç adam bu soruya bir cevap vermedi, veremedi.
"Öncelikle sakin olun ve sonra anlatmaya başlayın."Yara bere içinde kalmış ellerini yüzüne kapattı ve bir süre öylece bekledi.
"Ben anlatmaya nerden başlayacağımı bilmiyorum." dedi boğuk bir sesle.
"En baştan başlayın."Ellerini yüzünden çekti ve doktora baktı.
"Bir değişiklik yapıp en baştan değil de sondan başlasam anlatmaya?"
"Tabii siz nasıl isterseniz."Nefes almaya çalıştı ama olmuyordu. Günlerdir nefes aldığını hissetmiyordu.
Biraz sonra söyleyecekleri yüzünden kendinden bir kez daha tiksindi."Ben karımın ölümüne sebep oldum," dedi kısık bir sesle.
"Ben karımı öldürdüm..."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
FİZA
ParanormalKaranlık bir yol vardı önümde. Bir adım atsam ben ölecektim. Geri dönüp gitsem ise o. Öyle bir zaman gelecekti ki seçim yapma hakkı bana düşmeyecekti. Bu bir mecburiyet olacaktı. Ve o zaman geldi. Bir adım attım karanlığa doğru. O adımları ikinci ve...