Belimden başlayıp bütün bedenime saplanan bir acıyla açtım sıkıca yumduğum gözlerimi.Pars'da hemen üzerimde gözleri kapalı ve kaskatı kesilmiş bir halde duruyordu.
Son anda elini kafamın altına koyduğu için başım fazla sert bir darbe almamıştı.
Ellerimi omzuna koyup sarstım.
"Pars iyi misin?"
Sesimi duyduğunda yavaşça gözlerini araladı. Sonra bedenini üstümden çekip kendini yan tarafa doğru bıraktı.Dışarıdan sesler gelmeye başladığında umutla kafamı kapıya çevirdim. Çok kısa bir süre içinde personel olduğunu tahmin ettiğim kişiler asansörün kapısını açtı.
Gerisi oldukça bulanıktı. Kendime geldiğimde otelin revirindeydik. Doktor ilk muayeneden sonra ciddi bir şey olmadığını sadece çarpmaya bağlı olarak sırtımızda ve kolumuzda yer yer kızarıklık ve morluklar olduğunu söylemişti. Bunlar için de yakın bir eczaneden almamız için krem yazmıştı.
Her şey güzel giderken illa zehir olmak zorunda mıydı?
Yattığım sedyeden başımı Pars'ın olduğu tarafa çevirdim.
"İyi misin?" diye sordum bir kez daha.
"İyiyim, sen?"
Sadece kafamı salladım.Yaklaşık yarım saat kadar orada kaldıktan sonra nihayet doktor odamıza gitmemize izin verdi.
Pars'ın bundan birkaç saat önce dediği şeyi yaparak kendimizi yatağa attık. Gerisini hatırlamıyorum.
1 hafta sonra
Arada bazı sıkıntılar da olsa güzel bir tatil süreci geçirip İstanbul'a geri dönmüştük.
Ama orada klima çarpmış olacak ki ikimiz de geldiğimizden beri hastaydık. Sırf benim çöpe attığım peçeteler birleşip yeni bir koloni kurabilirdi.
Ben mutfaktaki çekmecede ilaçları karıştırırken Pars'ta cama yaslanmış sigara içiyordu.
Masanın üzerinde duran telefonu çalmaya başlayınca sigarayı söndürdü ve cevapladı.
"Efendim baba."Aradığım ilaçları bulup çekmeceyi kapattım ve ikimiz içinde su doldurdum.
"Tamam yarım saat içinde gelirim."
Telefonu kapatıp sandalyeye oturdu.
"Ne oldu?" diye sordum ilacı ve suyu eline verirken.
"Şirkette bir sorun çıkmış da gelmemi istedi.""Hastasın ama."
İlacı içtikten sonra hapşırdı.
"Hayır iyiyim."
Yanına bir tomar peçete alıp ayağa kalktı. "Ben üzerimi değiştirip çıkayım."Hızlıca mutfaktan çıkıp üst kata yöneldi.
Bende ilacımı içtikten sonra salona gittim. Sehbanın üstündeki ateş ölçeri alıp ateşimi kontrol ettim. Otuz yedi buçuk çıkınca daha fazla artmaması için duşa girmeye karar verdim.Ben odaya girdiğimde Pars kravatını bağlıyordu.
"İşim fazla uzun sürmez. Çabuk dönmeye çalışacağım," dedi ve yanağıma küçük bir öpücük bırakıp gitti.Gitmesini istemiyordum. Neden böyle düşündüğüme dair bir fikrim yoktu ama istemiyordum işte. Kötü bir şeyler olacak gibi hissediyordum.
Aklımdaki bütün kötü düşünceleri kovup banyoya girdim. Ortada hiçbir şey yokken kendi kendimi sıkıntıya sokmamalıydım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
FİZA
ParanormalKaranlık bir yol vardı önümde. Bir adım atsam ben ölecektim. Geri dönüp gitsem ise o. Öyle bir zaman gelecekti ki seçim yapma hakkı bana düşmeyecekti. Bu bir mecburiyet olacaktı. Ve o zaman geldi. Bir adım attım karanlığa doğru. O adımları ikinci ve...