Medya: Efla
Emre Aydın- Hoşçakal
Olacaklar sensiz olsun.
Gece saat iki sularıydı. Hissettiğim hareketlilikle açtım gözlerimi. Karanlığın izin verdiği kadarıyla odaya göz attım ama olağandışı bir duruma rastlamadım. Başucumdaki gece lambasını açıp ışığın odayı azda olsa aydınlatmasını sağladım.
Açık kalan pencereden dolayı perde uçuşuyordu. Oysa ki kış mevsimindeydik ve uyumadan önce kapattığıma emindim. Bezgince yataktan kalkıp camı kapattım. Bir tedirginlik kaplamıştı içimi. O ruhun yine gelmesinden korkuyordum.
Elimi yüzümü yıkamak için lavaboya girdim. Soğuk suyu yüzüme her çarptığımda uykum açılıyordu ama şikayetçi değildim. Nasıl olsa uyuyamayacaktım.
Havluyla yüzümü kuruladıktan sonra çıkmak için kapının kolunu aşağı doğru çektim ama açılmadı, kilitliydi. Üstündeki anahtarı çevirmeme rağmen açılmıyordu.
Birkaç kez zorladım kapıyı ama sonuç aynıydı. Burada kalamazdım, bir yolunu bulmalıydım.Kapıyı açmak için tüm yolları deneyip yine de başarısız olduğumda sanırım tek seçeneğim Pars'tı. Ama sesimi duyacağından şüpheliydim. Yine de şansımı denemeliydim.
Bağırabileceğim en yüksek tonda ona seslendim. Defalarca, arka arkaya... Ama duymamıştı işte. Gece boyu burada kalmak zorundaydım ve lanet olsun ki onun gelmesinden korkuyordum.
Gözlerimin önünde havluların bulunduğu dolabın kapağı açılıp kapandığında geriye gidip sırtımı kapıya yasladım.
Sakin ol, bir şey olmayacak...
Bu cümleyi içimden onlarca kez tekrarladım. Ama işe yaramıyordu. Var gücümle kapıya vurmaya başladım.
"Pars!" Duymuyordu işte. Aramızda kapalı olan üç kapı varken ve odalar arasındaki mesafeyi de göz önünde bulundurursak duymaması çok normaldi aslında.
Havlular bulundukları raflardan tek tek yere düşerken soğuk terler döktüğümü hissettim. Aniden ışığın sönmesi ise kesinlikle beklemediğim bir şeydi. Lanet olsun! Şimdi karanlıkta ne yapacaktım ben?
"Ne istiyorsun yine? Rahat bırak beni." Şuan onunla konuştuğum için delirmiş olduğumu düşündüm.
"Aç ışıkları." Tabii ki de açmadı. Aksine garip sesler gelmeye başladı. Tamamıyla kapıya yapışmış vaziyetteydim. Gidecek başka bir yerim kalmamıştı.Odamın kapısının açıldığını duyunca hissettiğim o mutluluk hiçbir şeyle kıyaslanamazdı.
"Efla? Nerdesin?" Duymuştu işte sesimi.
Kapıya tekrar vurdum. "Buradayım, tuvalette." Adım seslerinin yaklaştığını işittim."Bir problem mi var?" Sesi uykulu geliyordu.
"Problem demek az kalır. O şey beni buraya kilitledi ve ışıkları da kapattı. Garip garip sesler geliyor. Lütfen çıkar beni buradan."
Her an ağlayacak gibiydim. Sinirlerim bozulmuştu.
"Öncelikle sakin ol. Kapının arkasından uzaklaş."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
FİZA
ParanormalKaranlık bir yol vardı önümde. Bir adım atsam ben ölecektim. Geri dönüp gitsem ise o. Öyle bir zaman gelecekti ki seçim yapma hakkı bana düşmeyecekti. Bu bir mecburiyet olacaktı. Ve o zaman geldi. Bir adım attım karanlığa doğru. O adımları ikinci ve...