Gökhan Türkmen - Sen İstanbul'sun
Ben tam bir salaktım. Nasıl kim olduğunu görmeden kafasına vurabilirdim?
"Pars beni duyuyor musun?"
Şuan aynı abajuru kendi kafama geçirmek istiyordum.
"Pars!"Aniden gözlerini açtığında istemsizce irkildim.
"Madem beni öldürmek gibi planların var bunu açıkça söyleyebilirsin, bir iki taktik verirdim."
Rahat bir nefes aldım. En azından bir şey olmamıştı. Ya da olmuştu ama o hissetmiyordu..."İyi misin?"
"Muhteşemim!"
"Ya çok özür dilerim ben seni ruh sandım."
Elini kafasının arkasına götürüp yüzünü buruşturdu.
"Dua et birşey hissetmiyorum."
Kaşlarımı çattım. "Hissetsen ne yapacaktın?"Omuz silkti. "Hiçbir şey."
İkimizde aynı anda gülmeye başladık.
"Ama hata sende. Niye sessiz sessiz geliyorsun?""Ben gelen seslere bakmak için çıkmadım mı odadan? Eğer kendim ses çıkartsaydım yerimi belli ederdim ve yakalanırdım."
Haklıydı.
"Buz koyalım mı?"
"Gerek yok."
Yavaşça ayağa kalktı.
"Başın dönüyor mu?"
"Yok yok iyiyim, tamam."Sinirimi çıkartmak istercesine yerdeki abajura tekme attım.
Oysaki tüm suç benimdi...4 gün sonra...
"Eğer biraz daha oyalanırsan geç kalacağız."
"Daha bir saat var. Kesin yetişiriz," dedim küpelerimi takmaya çalışırken.
"Bu kadar süslenmeye gerek yoktu bence."
"Bana diyene bak! İki saattir aynayı esir alıp saçlarımı düzelten de bendim zaten de mi Pars?"Düzleştiriciyi prizden çekip kaldırdım. Sanırım artık hazırdım. Omuzları açık ve diz kapaklarımda biten kırmızı bir elbise giyinmiş, fazla abartılı olmayan bir makyaj yapmış ve saçlarımı düzleştirmiştim. Ve bunlar Pars'a göre abartıydı!
"O elbise sanki biraz fazla mı açık?"
"Eğer tek bir yorum daha yaparsan yemin ediyorum gelmem."
Sabahtan beri üstümdekilere bahane buluyordu.
"Ben seni düşündüğümden söylüyorum, üşüme diye.""Üstüme mont giyeceğim zaten."
Alttan alttan sırıttı.
"O zaman sorun yok.""Bak o kravat o gömleğin üstüne hiç uyumlu olmuş mu? Ayrıca o ayakkabılar yazlık. Farkındaysan dışarıda kar yağıyor, bot falan giyin. Saçın da o kadar uğraştığına değecek bir şey olsaydı bari."
Tek nefeste söylediğim şeylere karşın öylece suratıma bakıyordu.
"Ne dedin sen?"
"Hiç," dedim i harfini uzatarak. "Senin bana yaptığının aynısını yaptım sadece."Oflayarak odadan dışarı çıktı. Bende aynada son bir kez kendimi kontrol edip peşinden gittim.
İlk başta bizim evde toplanacaktık. Ama sonrasında bundan vazgeçip Emre'ye ait olan kışlık dağ evine gitmeye karar vermiştik. Şehir merkezine kırk dakikalık uzakta bir yerdi.
"Pars önce Ceren'i de almamız lazım."
"Ben Umut'a söyledim, Ceren'i alıp birlikte gelecekler," dedi arabanın kapısını açarken.
"Peki."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
FİZA
ParanormalKaranlık bir yol vardı önümde. Bir adım atsam ben ölecektim. Geri dönüp gitsem ise o. Öyle bir zaman gelecekti ki seçim yapma hakkı bana düşmeyecekti. Bu bir mecburiyet olacaktı. Ve o zaman geldi. Bir adım attım karanlığa doğru. O adımları ikinci ve...