21.Bölüm

751 403 87
                                    

Yazar Notu: Geçen bölüm Şişli olarak bahsettiğim semt aslında Şile olacaktı. Bu hatayı yeni fark ettim ve düzelttim :)

Hiçbir şey yapamıyordum. Kilitlenmiş gibi öylece kalmıştım. Pars dizlerimde baygın bir şekilde yatıyordu ve ben ne yapacağımı bilmiyordum.

Bir kez daha dürttüm.
"Lütfen kalk." Artık sesim de çıkmıyordu. Gözlerime biriken yaşlar akmak için can atarken ısrarla direniyordum.

"Pars aç gözlerini n'olur."
Kan akan elini tuttum. Parmaklarım korkak bir şekilde damarlarına doğru gitti.

Allah'ım lütfen atıyor olsun...

Lütfen ölecek olan o bir kişi Pars olmasın.

Şimdi değil.

Parmaklarım damarlarının üzerinde durduğunda hissettiğim o hareketlilik sanırım her şeye bedeldi.

"Hadi aç gözlerini."
İlk önce tutmuş olduğum elini kıpırdattı. Sonra zorlanarak gözlerini açtı.

İdrak etmeye çalışır gibi etrafa bakındı bir süre. Sonra bakışları beni buldu.

"İyi misin?" diye sordum. Sesim titriyordu.
"Ne oldu bana?"
"Hatırlamıyor musun?"
Kanayan eline baktı.

"Her şey bir anda oldu. Elimde sadece bir saniyelik süren bir sızı hissettim ama hemen geçti. Sonra bacaklarım titremeye başladı ve devamını hatırlamıyorum."

Düştüğü yerden doğrulmaya çalışıp oturur pozisyona geçti.
Kendimi daha fazla tutamayarak sıkıca sarıldım. Onunda elleri kısa bir süre sonra belimdeki yerini aldı.

Kulağıma "Ağlama," diye fısıldayana kadar ağladığımın farkında bile değildim. Hızlıca gözyaşlarımı silip ayağa kalktım. Sonra da onun kalkmasına yardımcı oldum.

"Gel elini saralım."
Bir kez daha baktı avcunun içine.
"S harfi ne alaka?" diye sordu.
"Pansuman yaparken anlatırım," diye çekiştirerek odasının içine götürdüm.

Onu yatağının üstüne oturtup ilk yardım çantasını alıp yanına geçtim.
"Hâlâ başım dönüyor," dedi yorgun çıkan sesiyle.
Bense içimden ruha küfür etmekle meşguldüm.

"Sana anlatmam gerekenler var ama önce biraz dinlen."
Başını sallayıp itiraz etti.
"Hayır şimdi anlat."
"Kötü görünüyorsun ama."

Tentürdiyot döktüğüm pamuğu avucunda gezdirirken o eline bakmıyordu bile.

"Anlat sen yinede."
"Peki tamam."
Pansuman işlemini bitirip kutuyu kaldırdım.
Hâlâ başı döndüğünden yatağına yatmasını sağladım. Tabi ki rahat durmayıp beni de yanına çekti.
"Evet şimdi anlatabilirsin."

"Şöyle bi durumdayken bile fesat düşünüyorsun," diyerek gözlerimi devirdim.
"Aaa kim fesat? Ben mi? Yok daha neler."
Kendi söylediklerine o bile inanmıyordu ama şuan bunun üstünde durmayacaktım.

"Hani senin öldürdüğün adam var ya," diyerek başladım söze.
"Yine mi o konu? Bıkmadın mı artık Efla?"
"Bir lafımı kesmeden dinle."
Ağzına görünmez bir fermuar çekti.

FİZA Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin