30. Bölüm

563 246 41
                                    


Kendimi boşluğa düşmüş gibi hissediyordum. İçimi bir kurt kemiriyordu sanki. Fakat ortada stres olmamı gerektirecek bir durum yoktu.

Gömleğimin kravatını biraz gevşetip rahatlamaya çalıştım.
Bu işi ilk defa yapmıyordum, neden bu kadar stres olduğumu anlamamıştım.

Önümdeki kapalı kapıyı tıklatıp içeri girdim. Babam çalışma masasına oturmuş telefonla konuşuyordu. Beni görünce konuşmayı kısa kesti.

"Hoşgeldin," dedi oturduğu yerden kalkarken.
"Hoşbuldum, sorun tam olarak ne?"
Telefondayken sadece acil olarak şirkete gelmem gerektiğini söylemişti.

"Senin üzerinde çalıştığın önemli bir proje vardı. Bugün Japon yatırımcılarımıza o projenin sunumunu yapacağız. Sonuçta o kadar emek verdin, sunumu senin yapmak isteyeceğini düşündüm."

Bir süre şaşkınlıktan cevap veremedim.
"Ama bununla ilgili hiç bir hazırlığım yok. Nasıl pat diye sunum yapayım?"

Daha önce belki de yüzlerce kez yapmıştım bunu. Ama hiç biri bu kadar aceleye gelmemişti.

"Fırsatım olsa zaten önceden haber verirdim ama ani gelişti."
Yanıma gelip elini omzuma koydu. "Yaparsın sen Pars."

İç taraftan yanaklarımı ısırdım.
"Peki, ne zaman gelecekler?"
Kolundaki saate baktı. "Yarım saatin var."

"Tamam elimden geleni yapacağım."
Hızlıca odadan çıkıp eski ofisime girdim. Hâlâ düzenli bir şekilde duruyordu.

Projenin bulduğu dosyaları çıkarıp masaya bıraktım. Ardından bilgisayarı açıp flaş belleği takım. Bütün bilgiler onun içindeydi.

Kısa bir tekrar yapıp hepsinin üstünden bir kez daha geçtim. Bir yıla yakın süredir üzerinde çalışıyordum ve kolay kolay unutmam mümkün değildi.

Toplantıya beş dakika kala bilgisayarı ve dosyaları toparlayıp ofisten çıktım ve sunumun gerçekleşeceği yere gittim.

Şirketimizin üst düzey kişileri ve yatırımcılarımız da geldiğinde ister istemez gerildim. Kısa bir karşılamadan sonra asıl konumuza geçtik.

Onlara kısaca projeden bahsettim. Sonrasında ayağa kalkıp projektörün önüne geçtim ve bilgisayardakileri oraya yansıttım.

Dillerini pek akıcı konuşamasam da en azından anlaşılır bir şekilde aktarmaya çalışıyordum. Gereken yerlerde tercüman araya giriyordu zaten.

Tam konuşmanın ortasında telefonum çalmaya başladı. Sesini kısmayı unutmuştum. Onlardan özür dileyip kapatmak üzere cebimden çıkardım.

Ekranda Efla'nın adını gördüğümde kısa bir an işim olduğunu bildiği halde neden aradığını sorgulasamda daha fazla rahatsızlık vermemek için kapattım. Sesini kısmakla uğraşırken bir kez daha aradı. Konuşmayı meşgule atıp sesini kıstım ve sunuma devam ettim.

On dakikanın ardından konuşmamı bitirip yerime oturdum. Projeden memnun kaldıklarını ve takipçisi olacaklarını söylediler. Ardından birkaç yasal anlaşma yapıldı. Toplantının geri kalanında benlik bir şey kalmadığı için erken çıktım.

Garaja doğru giderken telefonu çıkarıp Efla'yı aradım. Ancak bu defa da o açmadı. Nasılsa eve gidince konuşurduk. Bu yüzden bir kez daha arama gereğinde bulunmadım.

FİZA Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin