17.Bölüm❧Afel Nehri'nin Sakladıkları

861 128 14
                                    

17.

Afel Nehri'nin Sakladıkları



Bazı gerçekler ince bir tülle yavaşça örtülür, göz önünden çaba sarfetmeden kaybolurdu. Onlara ulaşmak için gereken tek şey o örtüyü bulup biraz eşelemek olsa da gecenin sakladıkları sokaklarda gizlidir. Ezdiğiniz her kaldırım taşı altında toza dönüşür. Sırlar, anlatılanlar, kokular, yaşlar... Her şeyi grilerin kaldırmasını beklemek tam da insanlara yakışır biçimde bencilce.

Ama kaldırım taşları üzerinde kendimi bile şaşırtan bir bencillikle yürürken kendi yüklerimi de bir zehir gibi kaldırımlara bırakıyordum. Bu şimdilik o tülün altında kalacaktı ama günü geldiğinde ben o tülü öyle bir çekecektim ki bir daha hiçbir taş eski yerinde kalamayacaktı.

Boş sokak ortasında her bir adımımız kaldırımlar üzerinde yankılanırken bunları düşünüyordum.

"Daha çok var mı?"

"Tam olarak nereden çıktığımı hatırlayamıyorum," dedim bakışlarımı yanımda yürüyen Kunter'e çevirmeden. "Ama bu sokak oldukça tanıdık. Biraz daha yürüyelim." yanımızdan akan dereden sesler gelmeye devam ediyordu.

"Tam olarak iki sokak öncesi için de aynı şeyleri söylememiş miydin sen?"

"O göz yanılmasıydı."

"Şimdi olduğu gibi mi?"

"Of, Kunter." bıkkınlıkla nefesimi verdim ve adımlarımı durdurup ona döndüm. "Ne yapabilirim, deniyorum işte. Bizi olabildiğince benzer yere getirmeye çalıştım."

"Birazdan hava aydınlanacak, Mina. Seni sıkmak istemiyorum ama insanların ne yaptığımız görme risklerini alamayız."

"Neden? Alt tarafı iki tane kaçık olduğumuzu düşünürler. " Kunter bu sözlerimle sırıttı. "Cidden sana buranın insanları hakkında ufak bir bildirim yapmam gerekiyor." tekrar yürümeye başladık. "Söylemek için oldukça uygun bir zaman çünkü etrafta bizden başka kimse yok."

"Yerin kulağı var, derler Mina. Daha önce duymuş muydun?"

Kunter'e yandan bir bakış attım. Elindeki feneri yere tutarken yüzü oldukça aydınlık görünüyordu. Bir cevap vermediğimi fark ettiğinde başı bana döndü. "Anlaşıldı, duymamışsın."

"Uzatma da anlat bilmiş adam."

"Rüyada iki kişiliğimizle yaşarız. Olmaya çalıştığımız benliğimiz ve ruhumuza saklı şeytanlarımız. Daha önce hiç uykuda ölen insanların nasıl öldüğünü düşünmüş müydün? Ya da insanların komada kalmasını?"

"Hayır." dürüst oldum. "Ve açıkçası bağlantıyı da tam anlayamadım."

"İnsanların rüyalarını kontrol edebildiği ortaya çıkmadan önce, rüyalarımız 19 büyük şeytanla yönetiliyordu. Tabi onlar ellerindeki bu gücü kötüye kullanmadan önce. Ardından bazı insanlar rüyalarının kontrolünü ellerine aldı ve bu gördüğün şehir yerle bir oldu. 19 büyük şeytanla birlikte. Onları Hayat Taşı'na sakladılar. Ardından her bir parçası bir şeytanı temsil edecek şekilde parçalara ayrılıp farklı yerlere gömüldü. Bulmaya çalışanların sonları hiç iyi bitmedi, Mina. Onları bulmak için yola çıkan herkes lanetlendi."

Adımlarım aniden durduğunda, bunu bekliyormuş gibi Kunter de durdu ve karşıma geçti. "Benimle dalga mı geçiyorsun sen? Biz şu anda o parçalardan birini bulmaya gidiyoruz!"

RUH CİNAYETLERİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin