9.Bölüm❧Hayat Taşı

1.5K 170 31
                                    

9.Hayat Taşı


Korku.

Bir belirsizlik karşısında tehdit algısı ile tetiklenen, rahatsız edici ve olumsuz bir his.

Tanımı buydu. Birkaç kelimeyle basit bir cümle. Birden bire hayatınıza giriyor, siz ne olduğunuzu anlayamadan kalbinize ektiğiniz tüm tohumları kurutup çürütüyordu.

Etrafıma bakındım. Bu toprak yığınına. Kana. Cesetlere ve yağan kara. Ama asıl baktığım şey, çürüyen bedenimeydi. Çürüyen kalbime, çürüyen beynime, çürüyen kollarıma ve bacaklarıma. Çürüyordum. Yok oluyordum. Bu yok oluş o kadar yavaş sayıyordu ki gözlerimi ne kadar açıp kapasam, ne kadar içimden saysam da ölemiyordum. Peşimi bırakmadan üzerime geliyor, gözlerini kırpmadan benliğimi içimden çekiyordu ama ruhuma dokunamıyordu. Bedenimi bitiriyor, tüm acıyı ruhuma topluyordu.

Ruhunuzu acılar öldürürdü. İçinize attığınız bu sıkıntılar, kirli düşünceler ve kötü görüşler. O da ruhumu çektiğim bu acıyla öldürmeye çalışıyordu, gözlerimi karartıyor, tüm korkunçuklarını gözler önüne seriyor ve nefesimi tutmamı sağlıyordu.

Bağırdım.

Defalarca.

Kendimi yırtarcasına çığlık attım. Başımı zemine vurarak ağladım ve hiç geçmeyecek sandım.

Ama geçti.

Acıyı üzerimden alırken enkaz yığının altında unuttu beni Tanrı, ama geçti.

Gözlerimi araladım. Saçlarımda gezinen eli hissedebiliyordum. Birileri kulağıma bir şeyler fısıldıyordu. Gözlerim açık mıydı yoksa kapalı mı, anlayamıyordum ama bazı anlarda beyaz ışığın gözlerime dolduğunu seçebiliyordum. İnledim. İnlememle başımın altına bir el girdi ve beni yana çevirdi. Kusuyordum ama yaşananları anımsamak için çok güçsüzdüm.

Üzerime kar yağıyordu.

Ve ben bunun ne demek olduğunu çok iyi biliyordum.

Ama sonra tüm bu kargaşa duruldu.

Aralarda ne olduğunu hatırlamayacak kadar derin bir uykuya daldım.

Uyandığımda hastanedeydim.

Her nefes alışımda batan boğazım, gözlerimi sulandırırken doğrulmadan önce tavanı izledim. Görüntüler kararıp geri geliyordu. O an her şeyi unuttuğumu düşündüm. Kimdim ben? Ne yaşamıştım? Neler olmuştu?

Aslında tüm ihtiyacımın o bir dakikalık süre olduğunu fark ettim. Benim unutmaya ihtiyacım vardı. Öyle bir unutmak istiyordum ki toprak bile hatırlamamalıydı bedenimi. Varlığım bu dünyadan tamamen silinmeliydi.

Öyle olmadı.

Ellerimden yardım alarak yattığım yataktan doğrulduğumda gözlerimle etrafı taradım. Annem yattığım yerin yanında duran açılır bir koltuğun üzerinde toplanarak pek de rahat olmayan bir pozisyondaydı. Nefesimi vererek komodinin üzerinden bardağı alarak içine su doldurdum ve titreyen ellerime rağmen tek dikişte bitirdim. Boğazım biraz daha rahatlasa da hala daha kendime gelememiştim.

Bardağı tekrar yerine koyacağım sırada devrildiğinde annem yattığı yerde sıçradı ve ayaklandı. "Mina?"

"Anne, sakin ol." çatallaşan sesime yüz buruşturdum. Kesinlikle bir şeyler yemem gerekiyordu. "Sadece bardağı devirdim." cam parçaları hemen önünde duruyordu. Annem bir süre kırılan bardağa göz gezdirdikten sonra başını salladı ve üzerine örttüğü montunu yanına bıraktı. "İyi misin?"

RUH CİNAYETLERİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin