29.Bölüm❧Kunter (3/3)

656 107 5
                                    

Keyifli okumalar, lütfen oy vermeyi unutmayın <33

.

.

.



Kendini içinde bulduğu su onu bütün açlığıyla yenmeye çalışıyor, hırçın su dalgalarını ciğerlerine doldurmaya çalıştığı havayla yarıştırmaya çalışıyor. Gözlerini açmak imkânsız, etrafı görmek imkansız, suyun sesinden bir başka sesi duyarak tepki göstermek imkansız, onu yenmek imkansız.

Aniden etrafı cehennemin sıcağı sarıyor, alevler iblisini korumak için dalgalara savaş açıyor, onu söndürmek için yemin ediyor ve tüm sıcaklığıyla içinde bulunduğu suya saldırıyor.

Başını sudan çıkarmak imkânsız. Senin için savaşan alevlerden yanmadan kaçmak imkânsız. Bu saatten sonra hayatta kalmak imkânsız. Yanmak için soğuk, sönmek için çok sıcak hissediyor. Kaçmak artık imkânsız.

Zamanın geldiğinin farkına varıyor. Biraz daha dayanması gerek. Dayanırsa, ruhunun iki tarafını da yaşatmak için küçücük de olsa bir şansı olacak. Ama dayanmak imkânsız.

Su, bir dalgasını daha onu boğmak için gönderiyor üzerine. Duruyor, çırpınmayı bırakıyor, ayakları bir su dalgasının içine çekiliyor. Onları kontrol etmek de hareket etmek de imkânsız.

"Zamanı geldiğinde, mezarın olacak."

Ateşten kaçmak istiyor, şeytan yaratıldığı cehennem ateşinde yanmaz ama acısını öyle bir hisseder ki yanmamak için cennetin ırmaklarıyla süslenmiş denizde sönmeyi göze alıyor.

Suyun dibine çöküyor, alev onu orada da buluyor. Hem kendi iblisi için çabalıyor hem de gerçek varisi için. Alev, varisini korumak için tüm suyu söndürmek istiyor ama o sadece boğularak ruhunun iki aynasını da yaşatmak istiyor.

Deniz onu yutmaya başlıyor. Ayaklarını daha da derine çekiyor, kollarını bağlıyor, onu kumlardan bir zindanın içinde bırakıyor.

"Zamanı geldiğinde mezarım olacak!" diye bağırıyor acıyla. "Bu bir rüya ama zamanı geldiğinde gerçek olacak."

Sonra ruhunda bir zincir kopuyor, şeytani tarafını ne kadar meleklerle iş birliği yaparsan yap yenemezsin, şeytani tarafı tekrar kazanıyor kendi savaşını.

Artık ikisini de yaşatmak için bir şansı var.

Lanet ediyor, dua ediyor, sözler fısıldıyor ve cennette kirlenmemiş ruhuna cehennemin iblisini saklıyor.

Alev geri çekiliyor, su geri çekiliyor. Artık iki taraf için de kabul edilmesi imkânsız. Cennetin kapıları üzerine kilitleniyor, cehennemin kapıları üzerine kapanıyor. Cehennemden kovuluyor.

Zamanı geldi.

Artık iki ölümü de gerçek oluyor.

Önümde sonsuz bir deniz vardı. Ufuk çizgisi belli belirsiz bir sisle kaplanmış, denizle gökyüzünün birleştiği yere ise maviyle karışık gri bir hava hakimdi. Hiçbir yer bu kadar ölümle süslendiğini hissettiremezdi ruhuma. Denizin üzerinde durduğumuz sahile ulaşan dalgaları gelgitlerini sürdürürken gözlerimi kapattım. Zihnime dolan bu şeyler gerçek olamazdı.

Kunter benim zihnime girmişti. Bana yaşadığı şeyleri anlatmamıştı, o anları bir kere daha onunla yaşamamı sağlamıştı. Ben onunla o ringde ölmüş, Ruh Ormanı'nda dirilmiş o denizin içinde kimi zaman yanarak kimi zaman da boğularak ölmüştüm. Gözlerimi tekrar açtığımda, yanağıma süzülen göz yaşının sıcaklığı daha ben orada olduğunu anlayamadan silindi.

RUH CİNAYETLERİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin