3 Bin okuma olmuşuzz!! Okuyan, oy veren herkese gerçekten çok teşekkür ediyorum. Uzun bir süreden sonra yeni bölümü yazabildim, bulduğum tüm boşlukları Ruh Cinayetleri yazarak geçirmeye çalışıyorum, lütfen oy ve yorumlarınızı eksik etmeyin <33
.
.
.
"Mina?" karanlıkla buluşur buluşmaz kulaklarıma dolan sesle birlikte önüme düşen başımın bir elle geriye yatırıldığını hissettim. Gözlerim kendiliğinden açıldı, açık olduklarını biliyordum ama karıncalı görüntü bir türlü gitmiyordu. Başım bir kere daha sarsıldığında etraftaki renkler yavaşça netleşmeye başladı.
Elim başıma gittiğinde zorla bakışlarımı Kunter'e çevirmeye çalıştım. Yüzü bulanıktı. "Tamam. İyiyim. Bir anlığına başım döndü sadece."
"Bu basit bir baş dönmesi değil." diye mırıldandı Kunter. Ardından sırtımı geriye doğru yaslayarak kemerimi taktı. "Açtığın geçit, gerçeklik algılarınla oynuyor olmalı. İlk sefer her zaman tehlikelidir."
"Bir anlığına burasının evim olduğunu sandım." diye mırıldandım. Üşüdüğüm için boğazım ağrımaya başlamıştı bile, bir de bu baş ağrısı olunca kendimi berbat hissediyordum. Boğazımı temizleyerek başımı iyice koltuğa yasladım ve dışarıya baktım. "Nereye gidiyoruz?"
"Geçidi nerede açtıysan oraya." araba hızlıca hareket ettiğinde konuşmak istiyordum, söylemek istediğim, sormak istediğim çok fazla şey vardı ama bunu şu lanet rüya şehrinden kurtulana kadar ikinci plana atabilirdim. "Peki çıktıktan sonra ne yapacağız?" diye sordum. Olabildiğince bakışlarımı arabanın içinde dolaştırmaya çalışıyordum. Beynimin bana oynadığı oyunlara yenisi eklenmişti demek.
"Seni eve bırakacağım." diye mırıldandı Kunter. Ona baktım. Düşünceliydi, yola çıktığımız için trafiği de takip ediyordu ama arada sırada gözlerinin dalmasını engelleyemiyordu. "Bir şey olmuş." dedim hızlıca. Bu sessizlik normal değildi.
"Anlamaya çalışıyorum." başını bir anlığına bana doğru çevirdi, ardından tekrar yola döndü.
"Anlamaya çalıştığın şey ne?" diye sordum bu sefer de.
"Zihnin oldukça korumasız. Bunları gerçekten güvenli bir ortamda olduğumuzda konuşalım."
Cevap vermedim. Arabanın içi, en az dışarısı kadar soğuktu. Soğuktan yavaşça titrediğimde, "Isıtıcıyı açar mısın?" diye sordum. Anında ısıtıcıyı açtı. Bu da varana kadar son iletişimimiz oldu.
Araba sonunda Yuanfen'in önünde durduğunda, Kunter başını bana çevirmeden konuştu. "Burada yapmam gereken birkaç işim daha var. Buradan sonra tek başınasın."
"Bir şeyler oluyor ama sen anlatmamakta oldukça kararlısın yani," diye mırıldandım. "Harika. Her seferinde başladığımız yere geri dönüyoruz."
"Bir yere geri döndüğümüz falan yok." dedi Kunter hiçbir duygu barındırmayan ses tonuyla. Başımı ona doğru çevirdim. Başını koltuğa yaslamış, gözlerini kapatmıştı. Elleri hala daha direksiyonun üzerinde duruyordu. Yorgundu, göz altları çökmüş, dudakları çatlayarak kızarmıştı. Saçları her zamankinden daha dağınık duruyordu.
"Merak ettiğim bir şey var." dedim onu daha fazla incelemek istemediğime karar verince. Cevabımı alana kadar ona bakmak istemiyordum.
"Senin her zaman merak ettiğin ve bilmek istediğin bir şeyler var, Mina." dalga geçer gibi güldü, ardından gözlerini açarak bana baktı. "Sor."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
RUH CİNAYETLERİ
Fantasy| Wattys2021 KORKU ve EN YARATICI HİKAYE Kazananı | "Uyu küçük Mina. Uyandığında gündüzün, kabusun olacak." "Cennetten kovulmadan önce 19 Büyük Şeytan, insanların rüyalarında yaşıyordu." İçlerindeki sönmez intikam ateşi ve kötülük, büyük bir savaş b...