19.

538 57 21
                                    

19 Eylül.

Bu kitabı yazmaya başladığımda aklımda olan tek şey '19'du. Her zaman içimde bir yerlerde en özel olan o sayı. Eylül'ün 19 gibi. Ya da yaşın 19'u.

Bugün, Eylül'ün 19'unda 19. Yaşımı kutlarken aynı zamanda da kitabın ilk yayımlanmasının 4. yılını kutlamak için buradayım. Defalarca farklı açtığım hesaplardan yayımlanıp kaldırdığım bir kitap Ruh Cinayetleri. Defalarca kurgusu değişen, içinde yer alan kelimeleri değişen, karakterleri değişen ama kendime adadığım Mina'nın ve 19'un aynı kaldığı kurgum. Şu anda ikinci kitabın sonlarına geldik Ruh Cinayetleri'nde. Tamamladığım, hayalimi üzerinde gerçekleştirdiğim ilk kurgum. Devam etme cesaretini bana veren ilk kurgum. Ruh Cinayetleri benim için hep 'ilk' olarak aklımda yer edinecek ve özel olacak kurgum.

Henüz 13 yaşında küçük bir kızken kazandığı kompozisyon birinciliğinin ödülünü almaya sahneye çıktığında arkasından yuhalanan, 15 yaşında kazandığı birincilik sayesinde okul kürsüsünde kendi yazdığı şiirini okurken dalga konusu olan o kız olarak yazmaya başladığım kurgum, Ruh Cinayetleri. Devam etmek için elinde olan tüm cesaret kırıldığında bile kendinin elinden tutup yerden kaldıran, yazdığını insanlardan saklamak zorunda hisseden ama yine de yazacağı bir satırdan bile vazgeçmeyen o kız olarak yazdığım kitap.

İlk zamanlar yayımladığım bölümlerin tek okuyucusu yine kendimdim. Bölümler en fazla on okunma alırdı, tekrar tekrar ben okurdum bölümleri çünkü. Yetmezdi bazen, yazıp yayımladığım bölümü siler, tekrar yazar, tekrar yayımlardım. Kendimi kötü hissedersem bölüm başına bir şiir koyardım. Şimdi okuduğumda, kendimi bilmesem de yazım sürecim aklımdan silinse aslında ne kadar ruhsuz bir karakter gibi gözüküyor gözüme Mina. En başından beri kendimden parça koymaya çalıştığım karakteri de kendim gibi görünmez göstermeyi başarmışım bir şekilde, insanlar yazma cesaretimi kırmayı başaramamış ama duygularımı yansıtmaktan korkar hale getirmiş beni. Bu yüzden bu ön tanıtım bölümü en çok Mina'ya ithafen yazıldı.

En başında yalnızdım ama şimdi oy veren, yorum yapan, kitabım üzerinde düşünen, yeni bölüm bekleyen, karakterleri benimseyen o kadar insan var ki... Evren sanki doğduğum andan beri beklediğim yaşıma girerken bana bir hediye vermek istemiş gibi hissettiriyor bu bana. O da sizlersiniz. O da yazdıklarımın birileri tarafından okunması.

O yüzden, sadece teşekkür ediyorum.

Hislerimi açık açık anlatmak, söylemek çok zordur benim için ama tüm kalbimle, teşekkürler.

- zeynep ezgi.



"Sisyphus'u gördüm, korkunç işkenceler çekerken; yakalamış iki avucuyla kocaman bir kayayı ve de kollarıyla bacaklarıyla dayanmıştı kayaya, habire itiyordu onu bir tepeye doğru, işte kaya tepeye vardı varacak, işte tamam, ama tepeye varmasına bir parmak kala, bir güç itiyordu onu tepeden gerisin geri, aşağıya kadar yuvarlanıyordu yeniden baş belası kaya, o da yeniden itiyordu kayayı, kan ter içinde..." *

* Homeros

Merih.

Sisyphus.

"Bir ışık süzülür yukarıdan. Gök korkunç bir fırtınayla sulanırken dünyanın tüm parlaklığını kendisine almış gibi aşağı hücum eder. Gözleri etrafta başka hiçbir şeyi görmez o ışık huzmesinden. Gölgelerin ardında olduğunu, nefes aldığını bildiği atan bir kalbin varlığı saniyeler içinde karşısındadır ama tüm insanlığın onu asırlardır beklediğini bilmez. Uyarıyı dinle, uyarıya kulak ver.

RUH CİNAYETLERİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin