Selamlar, uzun bir ara oldu. Maalesef bilgisayarımı temizlerken RUH CİNAYETLERİ dosyasını tamamen silmişim, bölümün bir kısmı ve kurgusu yazılıydı ama ne yaptıysam bulamadım bu yüzden kendime çok kızgındım ve tüm yazma enerjim çekilmişti. Biraz daha toparlanıp birkaç bölüm okuyarak 49'u baştan yazdım, umarım beklediğinize değer sabrınız için tekrar teşekkür ediyorum.
Aslında Ruh Cinayetleri'ni tamamen baştan yazmak istiyorum, bölümün gelmeme sebeplerinden biri de bu. İlk bölümleri yazarken henüz ortaokul öğrencisiydim, şu anda ise üniversite üçüncü sınıf öğrencisiyim ve hem kalemim hem de kurguyla ilgili görüşlerim oldukça değişti. Eğer baştan yazarsam tabii ki işleyiş ve olaylara dokunulmayacak ama 'keşke burayı söyle yapsaydım' dediğim çok fazla nokta var. Size bu konuda tamamen dürüst olmak istiyorum. Bölümlerin çok okuru olmadığının farkındayım, yüz kişiyiz birlikte olan bu yüzden sizden de fikir almak istiyorum. Ben buraya Ruh Cinayetleri'ni yazmaya devam edeceğim ama arka planda asıl içime sinen, iki evrenin ve karakterlerin daha detaylı işlendiği versiyonunu da yavaşça yazmaya başlayacağım. Buradaki serüvenimizin sonuna geldiğimizde eğer isterseniz o versiyonunu da sizinle paylaşmak isterim. İnanın uzun zaman sonra ilk defa kendimi hazır hissederek silinmiş bu bölümü baştan yazabilecek gücü buldum kendimde.
Biraz içimi dökmem gerekiyordu Ruh Cinayetleri'yle ilgili. Umarım içine sıkıştığım ikilemi anlatabilmişimdir.
Sizi hemen bölüme alıyorum, lütfen oy verip yorum yapmayı unutmayın, geri dönüşleriniz benim için çok önemli. Keyifli okumalar^^
that's my boy, vast
49
Bir gece yarısıydı, ay gökyüzünün tam ortasında belirip ışığıyla hiçbir yeri aydınlatmadığında. Ayın evreleri. Üçüncü döngü. Bir düğümün kopması. Necronomican'ın tüm yazıları kayboldu o karanlık gecede, yeraltına sürülen kötülük gibi saklandı mürekkep, damladığı beyaz kâğıda.
Okuyacak kimse kalmazsa bu karanlık da bir daha asla ışıkla buluşup tekrar gün yüzüne çıkmaz sandı insanoğlu. En büyük yanılgılarıydı, en büyük yanılgıları onları en büyük yenilgiye sürükledi.
Kitap, tek bir el tekrar dokunduğunda okunacak. Saklanmış kelimelerde yazıldığı gibi bulunan taşların kötülüğü birleşerek son parçaları aramak için tekrar Niksar Şatosu'ndaki tahtına oturacak. Kaderin kirli elleriyle dövülmüş yüzük, asıl sahibinin parmağına geçtiği anda onu bir daha hiçbir güç durduramayacak.
❧
Kunter, hikâyenin en başında bir avcıydı.
Aradığı ruhun sahibini bile bilmeden sadece etrafa yaydığım enerjiyle beni bir şekilde kendine çekmeye başarmış ve Merih'ten önce bulmuştu. Daha doğrusu, bulduğunu sanmıştı. Beni bu kirli oyunun içinde tutmak için girişmişti bu yola. En başından beri tek istediği şey, kalbimdi. Her ne kadar beni o masada kalbime kimsenin dokunmaması gerektiği hakkında uyarmış olsa da.
Kalbime gömülmüş Hayat Taşı'nın son parçası.
Kunter sonradan arkadaşım olmuştu. Ben bir şeyler bana ağır geldiğinde arkama bile bakmadan kendi gerçekliğimden kaçıp giderken de beni cesaretlendirip sadece istediği kadarı da olsa bana yardımcı olurken de. Her türlü orada olduğunu bildiğim ve çoğu zaman varlığına güvendiğim o arkadaştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
RUH CİNAYETLERİ
Fantasy| Wattys2021 KORKU ve EN YARATICI HİKAYE Kazananı | "Uyu küçük Mina. Uyandığında gündüzün, kabusun olacak." "Cennetten kovulmadan önce 19 Büyük Şeytan, insanların rüyalarında yaşıyordu." İçlerindeki sönmez intikam ateşi ve kötülük, büyük bir savaş b...