Centuries-Fall Out Boy
The Hanging Tree
7.Güvene Sırt Çevirmek
Annem, her konuşmamızda bana dünyanın iki şeye ev sahipliği yaptığını söylerdi. İyilik ve kötülük. Ona göre bunun ortası yoktu, olamazdı. İnsan ya iyiydi, ya kötü. Yaptığı davranış ya iyiydi ya kötü. Hangi taraftan iyi, hangi taraftan kötü olduğu tamamen sana bağlıydı. Araf dersen, yanardın. O iki kavramı birbiriyle karıştırırsan; kendi şeytanınla meleğini birleştirir kendi çıkmazının içinde hapsolurdun. Ya cehenneminden, ya da cennetinden kovulurdun.
Belki de sırf bu yüzden bu korkunç kabus belasıyla lanetlenmiştim.
Uyandığımda saat on ikiydi.
Anneme gece uyuyamadığımı, aylardır kullanmadığım ilaçlarımı almam karşılığında okula gitmek istemediğimi söylemiş, Defne'ye kısa bir mesaj atmıştım. Yaşananların gerçek mi yoksa rüya mı olduğunu düşünerek saatlerimi geçirmiş, ilaçların etkisiyle birkaç saat deliksiz uyumuş en sonunda yataktan istemesem de çıkabilmiştim.
Şu anda ise saçlarımı kurutmadığım için korkunç bir baş ağrısıyla birlikte, Defne'nin beni getirdiği fal-kafenin hışırtılı koltuklarından birinde oturuyordum.
"Fallarla ilgilenmediğini sanıyordum, Mina." başımı öylesine baktığım menüden kaldırarak Defne'nin gözlerine diktim. "Sen ısrar etmeden istediğin şey oldu. Ne kadar sorgulayıcısın."
"Evet, her neyse." yanımıza gelen garsona kahve siparişlerimizi verdikten sonra kaşlarımı kaldırarak Defne'ye baktım. Gergindi, kısa ve iğneleyici cevaplar veriyordu. "Ne oldu? Bir sorun var."
"Bunu sormanı bekliyordum." tanıdığım Defne halini alarak oturduğu yerde dikleşti ve kollarını masanın üzerine koyarak öne doğru eğildi. Özel bir şey söyleyeceğini anladığım anda ben de ona doğru eğildim. "Dinliyorum?"
"Çıkışta ailesine ziyarete gidilecekti, hatırladın mı? Broşür dağıtıyorlardı." gördüğüm garip izleri takip ederken önümü kesen kızı hatırladım. "Evet, hatırladım?"
"Güzel. Çok yağmurlu olduğu için bir gün sonrasına ertelenmiş. Seninle yaptığımız konuşmadan sonra gerçekten kötü bir arkadaş olduğumu düşünerek gitmeye karar vermiştim. Hastaneye gittiğimizde oda numarasını öğrenmek için danışmaya gittik. Bil bakalım ne oldu?"
Gözleri parlıyordu, bu iyiye işaret değildi. "Ne oldu?"
Aniden masaya konan kahvelerle başlarımızı geri çektik ve teşekkür ettik. Defne bardağından bir yudum aldı. "Kaydı hiçbir zaman o hastaneye yapılmamış."
Kaşlarım çatıldı. "Ne var bunda? Burada sadece bir hastane var, orada da sadece bebeklerin ateşlerine bakılıyor." haklıydım. Grip olmadığınız sürece en ufak bir hastalıkta şehir hastanesine gitmeniz gerekirdi ki bu da yaklaşık dört saatlik bir yol ediyordu.
"Sorun da orada. Biliyorsun, acil vakalarda şehir dışına nakil olunuyor. Ama nakil olması için ne gerekiyor?" gözlerinde soru işaretleriyle bana baktığında parçaları birleştirdim. "Buradaki hastaneden çıkışı."
Defne parmağını şıklatarak bir yudum daha aldı kahvesinden. "Tam üzerine bastın. Kadının dediğine göre öyle bir hasta kapının önünden bile geçmemiş."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
RUH CİNAYETLERİ
Fantasy| Wattys2021 KORKU ve EN YARATICI HİKAYE Kazananı | "Uyu küçük Mina. Uyandığında gündüzün, kabusun olacak." "Cennetten kovulmadan önce 19 Büyük Şeytan, insanların rüyalarında yaşıyordu." İçlerindeki sönmez intikam ateşi ve kötülük, büyük bir savaş b...