Tae gözlerinden yaşlar akarken yerine oturdu. Jimin ile jungkooksa onun göz yaşlarını siliyordu.
"Tamam, geçti. Sakinleşiyor bak, sen de sakinleş." dedi naif bir sesle jimin.
Tae, Karen'ı o halde görünce ne yapacağını bilememiş donup kalmıştı ve hiçbir şey de yapamayınca ona bir şey olacak diye o kadar çok korkmuştu ki bir anda ağlamaya başlamasıyla Karen'ın onda ne kadar önemli bir yerinin olduğunu bir kez daha anlamıştı.
"Nefes alamıyordu Jimin."dedi ağlayarak Taehyung.
Jungkook aklına gelen görüntülerle başını sallayıp olanları unutmaya çalışarak cevap verdi.
"Yoongi hyung olmasaydı ne olurdu bilmiyorum ama ağlama hyung. Bak noona sakinleşti bir de sen başlama ne olursun." Bir daha aynı şeyleri yaşamak istemiyordu jungkook, zaten yeterince tedirgin olmuştu.
Taehyung sessizce akan göz yaşlarını sildi. Gerçekten de korkmuştu.
Yoongi elindeki suyu dikkatle Karen'a içirirken aynı zamanda yüzüne yapışan saçlarını kulağının arkasına sıkıştırıyordu.
Şişenin kapağını geri kapatıp bir kenara koydu. "İyi misin?"
Karen titreyen göz bebekleriyle Yoongi'ye baktı. Kafasını olumlu anlamda sallarken aynı zamanda önünde diz çökmüş hala ona sarılan Yoongi'nin çeketinin yakasından tutuyordu.
Yoongi ayağa kalkmak için kollarını gevşettiğinde Karen endişeyle onu kendine çekti.
Yüzleri birbirine oldukça yakınlaştığında Yoongi ellerini yakasındaki ellerin üzerine koyup okşamış ve onun yakınındaki yüzüne doğru nazikçe fısıldamıştı.
"Ben burdayım merak etme, hiçbir yere gitmiyorum. Sadece yanına oturucam tamam mı? Sonra tekrardan sarılacam sana." Bir çocukla konuşur gibi konuşarak yavaşça ayağa kalkmış ve kendini Karen'ın yanındaki koltuğa atmıştı.
Yanına iyice yerleştiğinde Kolunu Karen'ın arkasından geçirmiş ve onu kendine çekerek az önceki gibi sıkıca sarılmıştı, aynı zamanda başını omuzuna koymasını sağlamıştı.
Karen her ne kadar sakinleşmişse de hala içinde bir korku vardı ve az önceki durum her an tekarlanabilirdi. Bu yüzden bırakmak istemez gibi sarılıyordu Yoongi'ye. Onun varlığı ve bedenini güven verircesine sımsıkı sarmaladığı kolları onun içini rahatlatıyor ve sakin kalmasını sağlıyordu.
Tüm yolculuk boyunca bu pozisyonda durmak Yoongi'nin sırtını ağrıratacaktı ama takmadı bunu. Sadece omuzunun üstünde yorgunluktan uyuyakalan yüze baktı. İyi olup olmadığını kontrol etti, daha sonrasında o da gözlerini kapatarak birazcık kestirmeye karar verdi.
Yanından gelen tekerlek sesleriyle uyandı Yoongi. Kulaklığını takmamıştı bu sefer, olur da Karen huzursuzlaşırsa farkedebilmek için.
Tekerlekli servis aracını durduran hostes Yoongi'ye dönerek neyi ikram edebileceğini sordu.
Dürtüklenmedikçe uyanmayan Karen da Hostesin sesini duyar duymaz gözlerini açtığında. Onun ne kadar korktuğunu farketti Yoongi. Çok yüksekte, bulutların arasında, süzülüyor oluşları onun için bir tehdit gibiydi. Bu yüzden en ufak şeyde uyarılan bedeniyle yerinde zıplıyordu.
Uyanan Karenla birlikte yemek yemeleri gerektiğinden ne istediğini sordu. Uçarken aç kalmak istemezlerdi.
Karen, ona nazik bir şekilde ne istediğini soran Yoongi'ye dönüp istediği tabağı baş parmağı ile işaret etti. Yoongi içinden onun bu hareketine güldü ama dışardan sadece onu onaylayıp kendinin de istediği tabağı alarak tabakları önlerine koydu.
Hostes bu sefer de içecekleri göstererek içki isteyip istemediklerini sordu.
Yoongi bir kadeh beyaz şarap istedi ardından Karen'a döndü. Karen kafasını iki yana sallayarak onu reddetti.
"Başka bir isteğiniz var mıydı efendim?"
"Yok teşekkürler." Hostes, Yoongi'den aldığı cevapla birlikte onlara arkasını dönüp Jin ile diğerlerine döndü.
Jin iki tabağı da önüne çekerken Yoongi dudaklarındaki ufak sırıtışla gülüp Karen'a doğru konuştu. "Hiçbir zaman doymayacak gibi." Karen onun baktığı yöne bakıp istemsizce güldü.
Yoongi duyduğu kıkırtılarla yanındaki rahatlamış bedene döndü. Az önceki tedirginliğine nazaran şimdi daha sankindi ve Yoongi sayesinde ufak bir gülümseme yer edinmişti, ufak ama dolgun dudaklarında. Bu sayede eserinden memnun bir sanatçı gibi gülümsemesinde takılı kalmıştı Yoongi. Ama bu karınlarından gelen gurultularla kısa sürmüştü.
Karen yüzünü buruşturarak bir eli yoonginin hırkasını hiç bırakmazken diğer eliyle kendi karnını sarmıştı. Bir an önce yemek yemelilerdi.
Aldıkları işaretle çubukları ellerine alıp yemeye başladılar. Ama Yoongi, bir eliyle hala hırkasını tutmaya devam ederken diğer eliyle de zorlanarak yemek yemeye çalışan Karen'a baktı. Sol elle bir türlü yiyemezken hala ısrarla sağ elini hırkasından çekmemişti.
Onun bu halini içinden kahkahalar atarak biraz daha izlemek istese de daha fazla sessiz kalamadı Yoongi.
"Sağlak olmana rağmen sol elle yemeye çalışman çabası heralde." Karen somurtarak elindeki çubukları bırakıp arkasına yaslandı, Yoongi haklıydı.
"Neden hırkamı bırakıp rahatça yemiyorsun?" Aslında bir sorudan çok bir teklif gibiydi. Ama Karen soruymuşçasına cevap verdi. Aynı zamanda sesi oldukça kısıktı, neyse ki Yoongi onun ne söylediğini duyabiliyordu.
"Bırakırsam yanımda olduğunu hissedemem." Kaçırdığı gözlerini ona öylece bakan Yoonginin yüzüne çıkardı ve devam etti.
"Rahatsız olmuş gibisin, farkettim ama uçak ininceye kadar en azından hırkanı tutmama izin ver lütfen."
Yoongi, onun gözlerine mahçup aynı zamanda varlığını hissetmeye muhtaç bir şekilde bakan gözlerine baktı. Şimdi ise içinden geçen duyguları görebiliyordu.
"Varlığımı hissetmek için bana tutunman gerekmez Karen, hemen yanındaki bedenimin sıcaklığını hissedebilirsin." Ağzından istemsizce kaçan cümlelerle yine de gözlerini kaçırmadı Yoongi. Onu ikna etmeye çalışıyordu.
Karen ise Yoongi'nin söylediklerini tekleyen nefesiyle tartmış ve el mecbur onaylayarak saatlerdir sıktığı hırkayı yavaşça bırakmıştı. Bu sırada nefeslerinin düzensizleşmesini istemezcesine kendine onun bedeninin sıcaklığının hemen yanı başında olduğunu hatırlatıyordu, Yoongi'nin sözleri de zihninde dönerken.
Elleri çubukları kavradığında içindeki paranoyaklığına engel olamayarak en azından bacaklarını Yoongi'nin bacaklarına değdirdi. Yoongi beklemediği hareketle öylece donup kaldı daha sonrasında Karen'ın çekingen sesini duydu.
"En azından yemeğim bitene kadar bedeninin sıcaklığını daha yakından hissetmeme izin ver. Diğer şekilde kendimi boşlukta gibi hissediyorum."
Yoongi, her an ona kızacakmış gibi bakan Karen'ın düşüncelerini yalancı çıkararak kafasını önüne çevirmiş ve kadehini dudakları arasına alırken onu başıyla onaylamıştı. Hatta bacağını iyice onun bacağına yapıştırarak onu daha iyi hissetmesini sağlamıştı.
Karen ise böyle bir tepki beklemediği için şaşırmış ve aynı yoongi'nin verdiği tepkinin aynısını vermişti. Daha sonra şaşkınlığını bir kenara bırakıp zar zor yemeğine dönmüştü.
Kalbinizi olmadık bir şekilde tekleten her şeyin bir nedeni var...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
7-star Hotel
FanfictionBu bir 8.üye kitabıdır. Gruba neredeyse başından katılmış bir kız üyeyi konu almaktadır. ... -Tanrı aşkına, söylesene ben neyim bu hikayede?! Kimim ben?! -Maybe...My baby? Genç kızı susturabilen tek şeydi bu cümle. Çünkü genç oğlanın ağzından çıkan...