Sabah yüzümde kocaman bir gülümsemeyle uyandım. Geçen günki kabul ettiğim teklif ve dün imzaladığım sözleşme başta olmak üzere mutluluğum etkisini hala sürdürüyordu.Yataktan hızlıca kalkıp lavaboya gidicekken bir anlık gözlerimin kararmasıyla birlikte duvara tutundum. Aniden kalktığım için olsa gerek. Birkaç saniye bekledim ve görüş açım açılınca bu sefer daha yavaş hareket ederek elimi yüzümü yıkamaya geçtim.
Mutlu bir şekilde hazırlanıp odamdan çıkarak annemle babamın kaldığı odanın kapısını çaldım. Bir türlü açan olmayınca kaşlarımı çatarak telefonumu açıp annemi aramaya karar verdim ama yarım saat kadar önce restoranta geçtikleri hakkında attığı mesajı görünce aramaktan vazgeçip asansöre doğru ilerledim.
Asansöre binip restorant katına inerek onları aramaya koyuldum. Cam kenarında en son masada oturduklarını görünce adımlarımı oraya yönelttim. Ama bir sorun vardı ki yalnız değillerdi.
Annemle babam, yanlarında Si hyuk amca ve tanımadığım bir adam olmak üzere bana dönük oturmuşlardı. Karşılarındaysa sırtları bana dönük olan altı kişi oturuyordu.
Masaya yaklaştığım her adımda daha bir meraklanıyordum.
En sonunda masaya ulaştığımda annemle babam gülümseyerek bana baktığında ve annem bana seslendiğinde diğerlerinin de dikkatini çekmiş olacam ki masadaki tüm gözler bana çevrilmişti.
"Günaydın Karen."
"Günaydın." diyerek hafif bir şekilde tebessüm etmiş ve ayağa kalkıp yanıma gelen Si hyuk amacaya dönmüştüm.
"Biz de seni bekliyorduk." diyip eliyle daha yüzlerine bakmaya fırsat bulamadığım altılıyı göstermiş ve gülümsemişti.
Başımı o tarafa çevirip onlara bakmış ve en köşede gördüğüm son üç yüzle birlikte gözlerimi sonuna kadar açmıştım.
Verdiğim tepkiye aynı şekilde dönüş almış ve bana şaşkınlıkla bakan iki yüze doğru konuşmuştum.
"S-siz...Yoongi? Jungkook? Ve jungkook'un Jimin hyungu?" Bir türlü kuramadığım ama kurmuş olduğum cümleyle birlikte onların burda ne işi olduğunu anlamaya çalışarak sorarcasına sorduğumda o üçü bana bakmış ve biri hariç diğer ikisi dudaklarını ısırarak gözlerini kaçırmıştı. Adının Jungkook olduğunu bildiğim ise bana anlamazcasına bir bakış atmış ve diğer ikisinin ona öldürücü bakışlar atmasını sağlayacağı o soruyu sormuştu.
"Pardon, adımın Jungkook olduğunu nerden biliyorsunuz? Tanışıyor muyuz?"
Sorduğu soruyla aklıma kapıma dayandığı o gece gelmiş ve istemsizce o cümleler dökülmüştü ağzımdan.
"Yoongi'nin de dediği gibi içtikten sonraki gün gerçekten de hiçbir şey hatırlamıyormuşsun."
Cümlem biter bitmez bir şaplak sesi gelmiş ve masadaki herkes Yoongi'nin alnına vurduğu eline bakmış daha sonrasındaysa gözleri öcü görmüş gibi kocaman açılmış jungkook'a odaklanmıştı.
"Hey, siz ikiniz! Acilen bir açıklama istiyorum."
...
Si hyuk amca Yoongi'nin anlattıklarıyla birlikte bir süre o ile Jungkooku azarlamış daha sonrasındaysa bir daha olmaması şartıyla jungkooka ufak bir ceza vererek herkesin önünde konuyu daha fazla uzatmayarak kapatmış ve asıl yapacağı konuşmaya başlamadan önce eksik olduğumuzu, bir kişiyi daha bekleyeceğimizi, o geldikten sonra konuşmayı yapacağını söylemişti.
Cümlesi biter bitmez masaya gelen kişiyle iyi insan lafın üstüne gelirmiş diyip hafif gülmüştü. Ben de gelen kişiye bakmak için kafamı sağa çevirmiş ve bakışlarımı ağır bir şekilde ayakta duran bedenin yüzüne çıkarmıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
7-star Hotel
FanfictionBu bir 8.üye kitabıdır. Gruba neredeyse başından katılmış bir kız üyeyi konu almaktadır. ... -Tanrı aşkına, söylesene ben neyim bu hikayede?! Kimim ben?! -Maybe...My baby? Genç kızı susturabilen tek şeydi bu cümle. Çünkü genç oğlanın ağzından çıkan...