☆16☆

282 19 0
                                    

"Bavullarınızı adınız değil mi? Arabada unuttuğunuz bir şey var mı?"

"Yok PDnim." Si hyuk, Namjoon'u onaylayıp geri arabaya bindi.

"Öyleyse oyalanmadan yurda geçin bu iki gün izinlisiniz dilediğinizce dinlenin."

Çocuklar Si hyuk'u onaylayarak arkalarından bavullarını çekiştirip apartmana girdiler.

Si hyuk onların gittiğinden emin olduğunda Sejin'e kendi evine sürmesini söyledi.

"Çocukların da yurdu burasıydi işte."

"Yedi kişi aynı eve nasıl sığıyorlar?" Sejin ve Si hyuk güldü.

"Bazen hedeflerine ulaşmak için bazı şeyleri göz ardı edersin."

Karen anladığını belirterek kafasını salladı. Si hyuk ise dikiz aynasından ona bakıyordu.

"Peki ben nerde kalıcam?" Si hyuk, ne zamandır beklediği soru geldiğinde cevap verdi.

"Şimdilik benimle birlikte kalıcaksın, küçük hanım."

Karen "Sonrasında?" diye sordu.

"Sonrasını da sonra düşünürüz." diyerek dikiz aynasından gülümsedi Si hyuk. Karen da ona karşılık verip kafasını cama çevirerek geçip giden binalara döndü.

"Ev yurda uzak mı? Yada şirkete?"

"Yurda da şirkete de biraz uzak kalıyor."

"Zor olmuyor mu Si hyuk amca?" Diye sordu merakla.

"Çoğunlukla şirkette kalıyorum bu yüzden pek zor olmuyor."

"Anladım." dudaklarını büzerek anlamışçasına kafasını salladı Karen.

"Peki bana da iki gün boyunca tatil mi acaba?" şirin bir şekilde sorduğunda Si hyuk az önce çocuklara dediğini hatırladı ve güldü. Sejin de anlamış gibi ona katıldı.

"Sana da tatil." Karen mutlulukla gülümsedi. Bu iki gün boyunca yer içer uyurdu artık.

Yaklaşık 20 dakikalık yolculuk sonunda Si Hyuk'un evine ulaşmışlardı.

Karen pencereden dışarısına bakarak apartmanı inceledi. "Beğendin mi?" Si hyuk'un sorduğu soruya burun kıvırarak konuştu.

"Diğer apartmanlara benziyor. Gerçi burdaki bütün apartmanlar birbirinin aynısı değil mi ki zaten?"

Sejin güldü. Si hyuk ise ağzı açık ona bakıyordu. En azından nezaketten de olsa bir "güzelmiş" diyeceğini sanıyordu.

Kendini toparlayıp gülen Sejin'e sert bakışlarını gönderdi Si hyuk. Daha sonradan sejin öksürerek susunca bakışlarını apartmana çevirdi. Karen doğru söylüyordu, apartmanın pek bir özelliği yoktu diğerleri gibi normal bir apartmandı işte. Neden böyle bir tepki verdiğini yada şaşırdığını bilmiyordu belki de gururu zedelenmişti ama boşluğuma geldi heralde diye geçiştirdi tüm bu düşüncelerini ve geri Karen'a dönerken Sejin'e eve gidebileceğini söyleyerek kendisini takip eden Karenla apartmana adımladı.

Birlikte asansöre bindiklerinde Si hyuk 8.kata tuşladı. Asansör istenilen katta durduğunda açılan kapılarla asansörden indiler.

Karen arkasından sürüklediği bavulla Si hyuk'un dairesinin önüne geldiklerinde istemsizce heyecanlandı. Artık bundan sonra burda kalacaktı.

Si hyuk kapıyı açarak kollarını iki tarafa açtı, evini özlemişti. "İşte, bundan sonra kalacağın yer burası."

Karen içeri girip etrafı inceledi. Gayet ferah bir daireydi, bunu eşyaların az olmasına bağladı. Bir evden beklenilecek her şey vardı. Amerikadaki iki katlı evlerinin yanından geçmese de koredeki dairelerin çoğunluğu böyleydi zaten. Bu bile bazılarına lüks sayılırdı.

"Sade ve ferah."

Si hyuk onu onayladı "Aynen öyle."

Karen bavuluyla evin içerisinde dolaşırken Si hyuk onu odasına yöneltti "Gel sana odanı göstereyim."

"Ev iki artı bir olduğu için odalardan birini misafir odası olarak kullanıyordum ki şuana kadar hiç misafirim olmadı. Yani şanslısın Park Karen, o odada kalacak ilk misafirsin."

Karen'ın duyduklarıyla kaşları havalandı ama sonrasında güldü ve ona katıldı. "Bana bu şansı verdiğiniz için teşekkür ederim Bang PDnim."

Si hyuk, ona katılmasıyla birlikte güldü ve misafir odasının kapısını açtı, pardon Karen'ın odasının kapısını açtı.

Kapı açılır açılmaz Karen'ın dikkatini çeken ilk şey komidinin üzerindeki pikap oldu.

"Bu orjinal mi?" Bavulunu dolabın yanına ittirip komidindeki pikapı eliyle göstererek sordu.

"Sence?" Si hyuk kapıya yaslanıp onu izledi.

"Süs falan değil yani, bildiğimiz orjinal?"

Si hyuk kafasını salladı.

"Sever misin?" diye sordu yerinden bir adım ayrılmazken.

Karen başını sallayıp usulca yatağa oturdu.

"Küçükken geceleri pek uyuyamazdım babam da ben rahat uyuyabileyim, uyurken kendimi yanlız hissetmeyeyim diye kendi pikabını benim odama taşımış ve plak koleksiyonunu bana açmıştı. Her gece dinlerken uyuyakalır sabah ta pikaptan çıkan seslerle uyanırdım. Hatta ben kapatmadığım sürece o pikap asla susmazdı ama tabi ki sadece uyurken dinlerdim."

Si hyuk, Mingyu'nun gözlerden sakındığı plak koleksiyonunu hatırlayınca istemsizce gülümsedi. Daha sonra aklına takılan şeyle birlikte merakla sordu. "Neden geceleri uyuyamazdın?"

"Uçaktan iner inmez babamı arayıp neden böyle olduğunu (uçaktaki olay) sorduğunu duydum. İçimden bir ses sana her şeyi anlattığını söylüyor, Si hyuk amca."

"Evet, anlattı bana. O olay yüzünden mi uyuyamıyordun?" Karen başını sallayarak onu onayladı ve gözleri pikabın üzerinde dalgınca gezinirken cevap verdi.

"Yaşadıklarım ağır gelmişti o küçük yaşımda, belki de bu yüzdendir ki geceleri o ağırlıkta ezilmemek için uyumak istemezdim, bilemiyorum."

Ta ki o güne kadar.

"Ama her şey geride kaldı artık. Ne ben geceleri uyuyamayacak kadar korkağım ne de havada asılıyken ipleri kopan o saf küçük kızım."

"Yani anlayacağın ben artık o küçük kız değilim, büyüdüm bu yüzden bana endişeli bir şekilde bakmayı bırak lütfen. Geçmiş geçmişte kaldı."

Gözlerini pikaptan çekmeyip konuşurken nasıl da ona endişeli bir şekilde baktığını farkettiğine şaşırdı Si hyuk. Daha sonrasındaysa onu daha fazla kötü hissettirmemek için mimiklerini toparladı.

Karen, gözlerini pikabın üzerinden çekip Si hyuk'a baktı ve içten bir şekilde gülümsedi.

"Teşekkür ederim Si hyuk amca..."

Zamanında o küçük kızın elinden tutup ona bir hayal verdiğin için.

Ve yıllar sonra ansızın karşısına çıkıp ona hayallerini gerçekleştirme fırsatı vererek evine aldığın için.

"...oda için."




"Korkularla baş etmek için kendinize bir hayal bulun."




























Bazı başlangıçlar sizin daha haberiniz yokken başlamıştır...sağlıcakla kalınnnn...

7-star HotelHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin