☆25☆

249 17 0
                                    

"Kim kızdırdı seni bu kadar?"

Arkasından gelen sesle birlikte havadaki yumruklarını sıkarak indirdi ve ona adım adım yaklaşan kişiye döndü.

Yine yaslanacak bir duvar bulmuş öylece onu izlemişti. Karen, bunu geldiği yönden anlıyordu.

"Kimse."

"Söylemek istemiyorsun demek. Pekala, o zaman zorlamayacam."

Karen onu kafasıyla onayladığında garip bir sessizliğe girdiler. Ama bu Seokjin'in tekrardan konuşmasıyla birlikte pek te uzun sürmemişti.

"Neden üzerini değiştirmedin?" Sorduğu soruyla beraber Karen neden üstündekileri değiştirmeyip kendini dışarı attığını hatırladığında yarım kolla olduğu aklına gelmiş bir şekilde az öncesinde hissedemediği soğuğu hissederek kollarını birbirine sarmıştı.

"Bir sebebi yok, s-sadece yorgundum ve kıyafetlerimi değiştirmeye üşendim." Titreyen sesiyle birlikte ikna edici bir şekilde geçiştirmeye çalıştığında Seokjin şüpheyle suratına baktı.

Seokjin'in dikkatli bakışları yüzünü bulduğunda bir şey anlamasın diye rahatsızca yerinde kıpırdanıp kendisi de bakışlarını onun yüzüne çıkardı.

Seokjin'in gözleriyle göz göze geldiğinde "sen sordun ben de söyledim işte, hala neyi zorluyorsun." dercesine bir bakış atıp şüpheli bakışlarından kurtulmaya çalıştı. Ki başardı.

"Hava soğuk, üzerindekiler çok ince ve ayrıca terlisin. Hasta olacaksın gece gece." diyerek daha fazla ısrar etmeden kendi üzerindeki sweati kollarını kaldırarak çıkardığında, Karen öylece onun hareketlerini izliyordu.

Sweati iki bacağının arasına sıkıştırıp boşta kalan elleriyle üzerindeki, sweati çıkardığı için yakası kaymış olan, tam kollu kazağı düzelterek geri bacakları arasına sıkıştırdığı sweati eline almış ve iki eliyle sweati açarak bir adımda Karen'ın yanına ulaşıp başından geçirmişti.

Böyle bir şeyi beklemediğinden dolayı neye uğradığını şaşıran Karen, yavaş hareketlerle kollarını sweatin kollarından geçirmiş ve Seokjine yardımcı olarak sweatin uçlarını dizinin iki karış üstünde bitecek şekilde aşağı çekmişti.

Sweati Karen'a giydirdikten sonra Karen'ın sweatin içinde kalan saçlarını nazik bir şekilde tutup sweatin dışına çıkarmış ve son kez sweati düzelterek bir adım uzaklaşmıştı.

Karen sessiz bir şekilde teşekkür ettiğinde Seokjin, tek bir tarafa doğru hafifçe kıvrılan dudaklarıyla "önemli değil." demiş ve her ne kadar zorlamayacam dese de şansını denemek isteyerek tekrardan "Bir sorun mu var? Bir şey mi oldu?" diye sorduğunda Karen tekrardan aynı şekilde 'uzatma lütfen' diye haykıran bakışlarıyla birlikte "Bir şey olmadı." diyerek önüne dönmüştü.

Seokjin, daha fazla şansını zorlamak istemeyip "Pes ediyorum, bir şey olsa da söyleyecek gibi durmuyorsun zaten." diyerek önüne döndüğünde Karen, ısrar etmediği için buruk bir şekilde sevinirken hala üzerindeki duygu yoğunluğuyla birlikte gözlerini ondan kaçırıp gökyüzüne çıkardı.

Aynı şekilde Seokjin'in de bakışları karanlık gökyüzüne döndü. Yıldızlar özenle dizilmiş gibi gökyüzünü süslüyordu.

"Seokjin, acaba şu gökyüzündeki yıldızlardan biri olmak isteyerek hata mı yaptım?" Gökyüzüne bakarak titrek bir şekilde sorduğunda hemen yanındaki adam bakışlarını gökyüzündeki yıldızlardan çekmiş ve yanındaki genç kızın yanaklarına düşen yıldızlara çevirmişti.

Az öncesine nazaran Seokjin ,onun bazı şeyleri içinde tutamayacağını anlamıştı.

"Aslında-"

"Cevap verme lütfen. Kaldırabileceğimi pek sanmıyorum." Seokjin'in konuşmasına izin vermeyerek konuştuğunda Seokjin ona saygı duymuş ve kafasını sallayarak yanağına düşmek için fırsat kollayan yıldızları parmaklarıyla yakalamıştı.

Bunun üzerine karen gözlerini kaçırıp o anki zayıflığını belli etmemek için sweatin kollarıyla sert bir şekilde yanaklarını sildiğinde Seokjin sıkıntılı bir şekilde yüzüne bakmış ve duruşunu bozmayarak yumuşak bir şekilde konuşmuştu.

"Seni ilk defa ağlarken görüyorum. Ağlama demiyecem, daha sonrasında rahatlayacaksan dilediğince ağlayabilirsin."

Daha fazla akmak için bu cümleyi beklermişçesine kayan yıldızlarla birlikte zayıflığı bir kenara bırakıp ilk defa içine sığındığı dik duruşundan çıkarak omuzları sarsılırcasına ağlamaya başladığında Seokjin onu kolları içine hapsederek sırtını sıvazlamış ve sonlara doğru işittiği iç çekişleri eşliğinde tepelerindeki gökyüzünü ve üzerine özenle serpilmiş yıldızları seyretmişti.








Ardına saklandığı benliğinden çıkıyor insan, içinde kalmayan boşluklardan bazı şeylerin fazlalığıyla...






























Bu anı gölgede bırakmamak için herhangi bir ekleme yapmadım diğer bölümde görüşecez zaten...sağlıcakla kalıınnn...

7-star HotelHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin