"Bu iki gün nasıl geçti ya!"
"Sorma Hoseok, tatil hakkımı boşa harcamışım gibi hissediyorum."
"Ben de aynı fikirdeyim Jin hyung!."
"O kadar haklısın ki bu konuyu konuşmayalım bile." diyip diğerlerinin yanına pratik salonundaki zemine oturdu Yoongi. Jimin su şişesini kafasına dikerken konuştu.
"Sözde dinlenecektik tüm akşam iddia uğruna şınav çekip durduk."
"Ay hiç o konulara girme hyung."
"Hepsini zaten sen başlatmadın mı Jungkook."
"Diyene bak! En son kaybetmeyi sindiremeyip bir kez daha iddiaya giren Jungkook'tu sanki."
"Jimin'e suçu atma Taehyung. İkisinin ele başı da sensin."
"Ama Hoseok hyung sen de bize hakemlik yaptın bence sen de en az bizim kadar suçlusun."
"Aa sıra şimdi de bana mı geldi? Tch tch hiç yakıştıramadım." Hoseok ayıplar gibi Taehyungu süzüp konuşan Jin'e döndü.
"Aranızdaki en masum kişi Namjoon heralde. Çocuk uslu uslu odasına çekilip kitap okudu."
"Hyung hepimiz aynı odada kalıyoruz zaten Namjoon hyungu övmek için yer arıyorsun sen de."
"Bu söylediğine daha sonra güleceğim Jungkook, bana hatırlatmayı unutma lütfen."
Yoongi araya girip Jimin'e doğru konuştu. "Jimin sen de arada bir Jungkook'un elinden tutup dışarı çıkar da oksijen alsın."
"Seve seve hyung." Jungkook gözlerini devirip ona sırıtarak bakan Jimin'i takmadan Yoongi'ye döndü.
"Sen de çok ctrl-v olmuşsun hyung, Karen noonadan kopyalayıp yapıştırıyorsun."
"Oooovv!"
"Bu biraz ağır oldu sanki."
"Jungkook vurdu gol oldu!"
"Gol olmuş sayılmaz Hoseok, bakalım kaleci Yoongi topu tutabilecek mi?"
Namjoon sözünü bitirir bitirmez Yoongi küçümseyici bakışlarla beklenen tutuşu yaptı."Çıkışta gel de ctrl-v dediğin hyungun sana nasıl yapıştırıyormuş gör bakalım Jungkook." Jungkook yüzünü buruşturup kafasını eğdi. Jimin gülüp onu kolunun altına aldı.
"Suga topu tuttu ve Jungkook'un suratına şutu attı!" Taehyung'un heyecanla noktayı koymasıyla birlikte hepsi gülüp yere uzandı.
Birkaç dakika zeminde öylece ölü gibi terli terli uzanırlarken pratik odasının kapısı açılmış ve içeri onlardan farksız olan Karen girmişti. Onlar tartışmaya girmişken odadan çıkmış olmalıydı ki kimse farketmemişti. Şimdi başlarını kaldırıp gelen kişiye bakmaya halleri bile yoktu.
Karen, geleni merak etmelerine rağmen birbirini dürtmekten başka bir şey yapmayan üyelere bakıp göz devirerek üzerlerine dolaptan getirdiği havluları attı.
"Suratıma havlu atıldığı günleri de mi görecektim ben."
"Kusura bakma Jin oppa, elimden kaydı."
"Gelen Karen noonaymış."
"Farkettik ama yine de teşekkürler jungkook."
Gözleri kapalı, gülümseyerek jimin'e karşılık verdi. "Bir şey değil hyung."
"Maknae olmak bunu gerektirir." diyip güldü Taehyung.
Hoseok kıkırdayarak "Bizim maknae en iyisi." dedi. Diğerleri de her ne kadar jungkookla uğraşsa da onu onayladı. Onların maknaesi en iyisiydi.
Karen ayakta durmaktan yorulup Hoseok'un yanına aynı diğerleri gibi kendini yere bırakıp "Gururun okşandı sanki Jungkook. Ağzın kulaklarına vardı." dediğinde yakalanmanın verdiği utançla yanında uzanan Jimine yanaştı Jungkook. Jimin kıkırdayarak onu kabul edip kolları arasına aldı. Bu durum onun oldukça hoşuna gidiyordu.
"Sen de iyice alışkanlık edindin Karen'ın her söylediğinden utanmayı. Jimin'e sığınacak yer arıyorsun resmen." Jin'in -Jungkook'un söylediklerinin aynısını ona uyarlamasıyla- söylediğiyle beraber Yoongi sırıtıp yanındaki gülmemek için kendini zor tutup bedeni sarsılan Hoseok'u dürttü. Jungkook'un cevabını merak ediyordu. Ama beklediği atak Jungkooktan değil de kolları arasına daha çok sokulduğu Jimin'den gelmişti.
"Bana sığınabilmesi için herhangi bir sebebe ihtiyacı yok hyung. Ben onun için her zaman burdayım zaten."
Jungkook kızaran yanaklarını kimse farketmesin diye yüzünü onun göğsüne daha çok gömdüğünde bunu farkeden Karen güldü.
"Söylediklerin çok güzel sözlerdi Jimin-shi ama böyle söylemeye devam edersen kollarının arasındaki bedenin yüzü kırmızıdan bordoya geçiş yapacak." Ve Jin kendini tutamayıp o meşhur cam silme kahkasını bastı. Ve ardından hepsi kahkahasını tutamayıp gülmeye başladı.
Jungkook, Jimin'i gülmemesi için cimciklediğinde Jimin bundan etkilenmeyip gülmeye devam etti. Jungkook'a böyle imalar yapıp onu utandırmaları onun işine geliyordu.
Bu sırada Yoongi, Karen'ın performansından gurur duyar bir şekilde sırıtıyordu.
Kahkahaları bir türlü durmazken pratik odasının kapısı bir daha açılıp içeri Menajerleri girdiğinde en azından yattıkları yerde doğrulmuşlardı.
"Bakıyorum da keyfiniz yerinde. Dans pratiğiniz bittiğine göre yurda gidebiliriz. Siz toparlanın ben arabada sizi bekliyor olacam."
"Deee!" (Tamam/pekala!)
Sejin odadan çıkıp kapıyı ardından kapattığında ilk ayaklanan Hoseok oldu. Daha sonrasından Namjoon da kalkıp Jin'e elini uzattığında Jin onun elini tutup ayağa kalktı.
Jungkook az öncekinin intikamını alırmışçasına tüm ağırlığını Jimin'e verip kalkmasına izin vermezken. Jimin bir yandan gülüşünü durdurmaya çalışıyor bir yandan da Jungkook'un ahtopot kollarını açmaya çalışıyordu.
Taehyung elini Jin'e uzatıp mızmılanarak ona kalkmasında yardım etmesini istediğinde jin "aish seni velet!" diyerek bıkkınlıkla onu kaldırmış ve çantalarını alarak dışarı çıkmışlardı.
Jungkook ta en sonunda inadı bırakıp ayağa kalktığında Jimin de onunla birlikte ayağa kalkmış ve aynı şekilde birlikte dışarı çıkmışlardı.
Sona sadece Karen ve Yoongi kaldığında Karen artık gitmeleri gerektiğinin farkına vararak zorlukla yerden kalkmış ve gözleri kapalı bir şekilde ölü gibi yerde uzanan Yoongi'ye seslenmişti. Yorgun olduğunu ve her an uyuyacak olduğunu biliyordu.
"İddiaya girerim ki bu zemin evdeki yataktan daha rahat değil."
Yoongi gözlerini açıp ona elini uzatan konuşan bedene bakmış sonrasındaysa hafif bir şekilde dudağının bir yanı kıvrılmışken ona uzatılan eli tutarak ayağa kalkmıştı.
"Yatak sıkıntı değil sıkıntı olan herhangi bir yastığın olmayışı. Bundan sonra yanımda yastık taşıyacam." Eşyalarına yönelip toparlandıkları sırada Yoongi'nin söyledikleriyle içten bir şekilde güldü Karen ardından Yoongi de sırıtmıştı.
"Hatırlat ta bir gün sana, şu yolculukta takılan boyun yastıklarından alayım."
Kapıya doğru ilerlerken Yoongi diş etleri gözükecek bir şekilde gülüp onu onayladı. "Tamam, unutma ama." Karen dışarı çıkmadan önce pratik odasının ışıklarını kapadı.
"Söz ağızdan bir kere çıkar. Hem içimden bir ses senin bana unutturmayacağını söylüyor."
"O sese inanmalısın öyleyse."
"Aldım ben cevabımı." diyip gülerek ardlarından kapıyı kapattılar.
Uyumlu oldukları sürece birbirleriyle bütün olmaları uzun zaman almayacaktır.
Pratik odası macerası...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
7-star Hotel
FanfictionBu bir 8.üye kitabıdır. Gruba neredeyse başından katılmış bir kız üyeyi konu almaktadır. ... -Tanrı aşkına, söylesene ben neyim bu hikayede?! Kimim ben?! -Maybe...My baby? Genç kızı susturabilen tek şeydi bu cümle. Çünkü genç oğlanın ağzından çıkan...