☆19☆

261 17 8
                                    

"Bugün yorucu geçmiş anlaşılan." Si hyuk bardağına su doldururken kendini salondaki koltuğa atan Karen'a söyledi.

"Her günki gibi. Bir buçuk aydır aynı şeyler." Si hyuk aldığı cevapla güldü. Haklıydı.

"İlaçlarını alıyorsun değil mi?" Bitirdiği bardağı geri tezgahın üstüne koyarak salona ilerledi ki mutfak ile salon birleşikti.

"Alıyorum. Yoksa şimdiye kadar ölmüştüm." diyip yorgunlukla güldü Karen, ama bu söylediği Si hyuk'un hoşuna gitmemişti. Daha sonrasından neden böyle bir şey söylediğini düşündü, düşündüğü şeyin olmamasını umarak sordu.

"Ne demek o?"

Karen başında dikilmiş bedenin göbeğine bakarak yerinde doğruldu ve gülerek konuştu, Si hyuk'un göbeği onun dikkatini dağıtıyordu.

"O ilaçlar olmasaydı heralde yorgunluktan ölmüştüm." Si hyuk düşündüğü şeyin olmadığına sevinerek kendini Karen'ın yan tarafına attı. Göbeğiyle olan göz temasını anlık kesmişti böylece.

"Aksatma." Endişesini yansıtmamaya çalışarak kesin bir şekilde söyledi.

Karen da onu onaylayıp karşılık verdi. "Zaten. Bu dönem bir de değerlerimin düşmesiyle uğraşamam."

"İyi, en azından bazı şeylerin farkındasın." Si hyuk duyduklarından memnun arkasına yaslandı.

"Tabi ki. Ama bu bazı şeylerle sınırlı değil ben her şeyin farkındayım." Si hyuk duyduklarıyla ikinci kez gerildi.

"Mesela?"

"Mesela neden benim bu kadar üzerime düştüğünü biliyorum." Karen yerinden kalkıp Si hyuk'un karşısına geçerek ifadesiz bir şekilde suratına baktı. Si hyuk'un, bakışlarından dolayı düşünceleri büyük bir çatışmaya girdi. Acaba bir ihtimal biliyor muydu? Bunun düşüncesiyle gözleri endişeyle doldu.

Ama gözlerindeki bu endişeyi onun görmesine izin veremezdi bu yüzden rol yapmaya karar verdi belki de bilmiyordu? anlamayarak sordu.

"Neden?"

Karen aynı onun gibi ifadesiz suratıyla ona bakan adama bakıp içinden inanamazcasına söylendi. Böyle bir tepki beklemiyordu oyununu devam ettireceğini beklemiyordu. Ama yine de ciddiyetini bozmadan cevap verdi en azından başladığı şeyi bitirmeliydi.

"Çünkü babamdan korkuyorsun." Omuz silkip geri yerine oturdu zaten Si hyuk oyununun farkına varmıştı. Az da olsa onu korkutmayı planlıyordu ama Si hyuk ta oyununa dahil olunca hevesi kursağında kalmıştı.

Si hyuk kendiyle gurur duydu. Bir anlık boşluğuna gelerek bazı şeyleri ağzından kaçırsaydı sonucunu düşünemiyordu Lakin yine mantıklı davranmıştı, endişesinin onu yönetmesine izin vermemişti.

"Farkındaydın demek. Ama yanlış biliyorsun Karen, senin babandan korktuğum için üzerine düşmüyorum bunu kendim istediğim için yapıyorum, sen artık benim sorumluluğum altındasın."

"Biliyorum. Hiçbir zaman öyle düşünmedim zaten." Si hyuk bazı şeyleri ona dile getirmese de, açıklamasa da, onun bildiğini biliyordu zaten. Bu yüzden Karen onu kendisini açıklamak zorunda bırakmıyordu. Karen'ın en sevdiği özelliklerinden biriydi bu. Biri bir şey demese bile onu anlıyor, bazı şeylerin ona söylenmesini gerektirmiyordu.

"Hem ben her şeyin farkında olduğumu söylemiştim zaten." Si hyuk güldü.

"Her şey, çok geniş bir kavram değil mi sence de?"

"İnanmıyorsan sana kendi hayatımdan birkaç örnek gösterebilirim."

Karen omuz silkip aynı Si hyuk gibi arkasına yaslandı ve derin bir nefes verdi.

"Mesela grubun bu son iki haftadır neden endişeli olduğunun farkındayım. Yarın gruba katıldığım açıklanacağı için neden tedirgin olduğunuzun farkındayım. Sosyal medyada gezinme yasağımızın neden geldiğinin farkımdayım hatta yarın benim çıkış yapmamla alakalı olduğunun da farkındayım. Stajerler tarafından neden imrenerek izlendiğimin ve çoğu kişinin bana olan kötü bakışlarının farkındayım...Mesela bir zamanlar en yakın arkadaşım Taehyung'un benden neden uzak durduğunun farkındayım."

Sondaki cümlede sesi bir mırıltıdan farksızken yine de Si hyuk onu duymuştu. Düşen morali onun da modunu düşürse de yine de o cümleyi kendi içinden geçirmeden yapamadı.

"Her şeyin farkında olduğunu sanıyorsun ama en önemli şeyin farkında değilsin, hayatının en can alıcı noktasından haberin bile yok. Bunlar hiçbir şey, sen hiçbir şeyin farkında değilsin."

Gözlerini sıkıca yumup çaktırmadan derin bir nefes aldı Si hyuk, bu gerçeği saklamak ikisi için de zordu. Biri öğrenemediklerinin eksikliğiyle uykusunda rahatsızca kıpırdanırken diğeri öğrendiklerinin fazlalığıyla günden güne ağırlaşan yükünü taşımakta zorlanıyordu.

"Evet, haklısın." Yalan da olsa 'evet, her şeyin farkındasın' diye cevap veremedi Si hyuk, dili varmadı.

Karen tavandaki ledlere dalmışken dalgınca sordu.

"Tüm bunların farkındalığıyla hala nasıl ayakta durabiliyorum?"

Si hyuk dudakları kıvrılırken Minju ile Mingyu'yunun gurur duyduğu o şeyi en içten duygularıyla söyledi.

"Çünkü güçlüsün."

Karen bakışlarını tavandan çekip yanında uzanmış Si hyuk'a çevirdi.

"Sanırım yeni bir şeyin daha farkına vardım." Si hyuk söyledikleriyle gülüp Karen'ın saçlarını karıştırdı.

"Artık biliyorsun." Karen da ona aynı şekilde içten bir şekilde gümseyerek karşılık verdi.

"Artık biliyorum."





Bazı sorularının cevabı kendinde saklıdır herhangi bir anahtara ihtiyaç duymazsın...
























İllaki anahtarı arıyorsan çok ta uzakta aramana gerek yok, o senin için her zaman yakınına gelecektir...sağlıcakla kalın...

7-star HotelHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin